
16 Eylül 2008 Salı
Biz bize benzeriz

İngilizler'de de durum pek farklı değil. Taraftar baskısıyla görevi devretme kararı veren ama devredecek birini henüz bulamayan Mike Ashley "Ben geldiğimde kulüp borç batağındaydı, Shepherd'ın yaptıklarını düzelttim" gibi açıklamalar yapınca Shepherd'da yok öyle birşey demiş hemen. Heba olan milyonlarca pound ve asla gelmeyen başarı kimin umurundaki? Herkes kendini kurtarma derdinde...
City bile istemiyor

Futbolcuyum diyen herkese talip City Ronaldo'yu istemedi. Bilmiyorum ama bu adam lakabı gibi benim için de bir fenomen olmuştur hep. Robinho'yla olmayacak belki ama Arda veya Alex'le 50 gol atma fırsatı hala var, bonservisi de elinde...
Anlayan varsa anlatsın

12 Eylül 2008 Cuma
Salı'ya görüşmek üzere..

(Bu arada Armonia için fazla birşey diyemem ama Marverde'ye sakın gitmeyin. Ömrümde gördüğüm en rahat otel. Arılardan yemek yiyememek mi ararsınız yoksa temizlenmeyen yeşil renkli ve içinde küçük böcekler olan havuz mu? Hatta İtalyan müşterilere yaptığım "Bu otelin adı Marverde değil Piscinaverde olmalıydı" esprim tüm iğrençliğine rağmen çok tuttu. Gittiğiniz otelde görmek istemediğiniz ne varsa hepsi Marverde'de...)
30 Ağustos 2008 Cumartesi
Bonservis bedeli: 15 kilo et

Daha önceden de bu tür transfer haberlerini çokça duymuştum. En yakın hatırladığım da Manisaspor'un ikinci ligdeyken transfer ettiği bazı futbolculara bir miktar bonservis ve 15-20 tane klima vermesiydi. Vestel sağolsun. En güzel açıklamayı da Regal Horia yönetimi yapmış. "Hem iyi bir futbolcuyu hem de birkaç haftalık yemek stoğumuzu kaybettik..."
Paul'le izlenen bir süper kupa maçı
Maçı bir grup İngiliz ve Rusla seyrettim. Monaco'daki gibi buradaki çoğunluk da Ruslardaydı. Çoğu İngilizce bilmediğinden Doncaster’da yaşayan elektrikçi Paul’le oturmayı yeğledim. Koyu bir Liverpool taraftarı olduğundan Manyoo’nun yenilmesini istiyordu. İstediği de oldu…
Hep söylüyorum. Zenit’in oynadığı futbol 2000’in Galatasaray’ına çok benziyor. Orta sahada yoğun presle kilitliyorlar rakibi. Tymoschuk da en önemli parçaları. Arshavin Tottenham’a gitmek istedi, gidemedi ve büyük ihtimalle de kalacak. Ama hem Zenit taraftarları hem de Advocaat için kral öldü yaşasın yeni kral Danny. 30 verilmez bu adama dedik, 2 gün sonra golle selam yolladı. Ligde durumu toparlamak pek umurlarında olmayacak gibi bu sezon. Asıl amaçları Real Madrid ve Juve’ye ŞL’de bir sürpriz yapmak…
United hakkında söylenecek fazla bir şey yok. Saha’nın gönderilmesi yeni forvetin habercisi gibi. Berbatov büyük ihtimalle de. United’dan da bahsediyor olsak iyi bir forvet transferi şart gibi. Ronaldo sakat, Rooney de sakatlıktan yeni çıkmış olunca sistem çöktü. Tevez çabaladı bir şeylere ama yetmedi. Ferguson son hamle olarak forvete O’Shea’yı aldı kurtarıcı olarak! Scholes'un elle golünü de hakem yemeyince United tüketti kalan dakikaları. Sene başından beri oynanan iki Portsmouth, bir Newcastle, bir de Zenit maçı. 4 maçta atılan gol sayısı sadece 3. Hesap ortada, fazla söze gerek yok…
Maç bitti. Paul’le Manyoo’nun yenilmesini kutlamak için bara gittik. O bana Cascarino’yla aynı uçakta yolculuk ettiğini anlattı, ben de ona Hakan Şükür’le tanışma hikayemi. Sonra o yatmaya gitti, ben de bunları yazmak için buraya geldim…


Maç bitti. Paul’le Manyoo’nun yenilmesini kutlamak için bara gittik. O bana Cascarino’yla aynı uçakta yolculuk ettiğini anlattı, ben de ona Hakan Şükür’le tanışma hikayemi. Sonra o yatmaya gitti, ben de bunları yazmak için buraya geldim…
Manchester United: Van der Sar, Neville (Brown 76), Ferdinand, Vidic, Evra, Anderson (O'Shea 60), Nani, Scholes, Fletcher (Park 60), Rooney, Tevez.
Zenit St Petersburg: Malafeev, Anyukov, Krizanac (Radimov 71), Puygrenier (Shirokov 62), Sirl, Denisov, Tymoschuk, Zyrianov, Dominguez (Arshavin 46), Pogrebnyak, Danny.
Zenit St Petersburg: Malafeev, Anyukov, Krizanac (Radimov 71), Puygrenier (Shirokov 62), Sirl, Denisov, Tymoschuk, Zyrianov, Dominguez (Arshavin 46), Pogrebnyak, Danny.
Goller: Pogrebnyak 44' , Danny 59' - Vidic 73'
Ref: Claus Bo Larsen (Denmark)
Ref: Claus Bo Larsen (Denmark)
Büyük geçmiş olsun

Görüntüler Marc Vivien Foe'yi hatırlattı bana. Yere düşüş, kalkmaya çabalama ve o gözler elbette. Okuduklarımdam anlayabildiğim kadarıyla tansiyonu sıfıra düşmüş Ümit'in ve kalbi durmuş bu yüzden. Bu sırada da dili boğazına kaçmış. Tıbben ikisi aynı anda ne kadar mümkün bilmiyorum ama çok şükür atlatmış Ümit. Hatta ailesi ve çocuklarıyla bile görüşmüş kısa bir süreliğine...
Sen sağ ayaklı sol bek olarak yerine gelen Carlos'dan çok daha fazla asist yapıyordun Ümit. Bırak Almanya'yı gel dinlen biraz Türkiye'de. En kısa zamanda iyileşmen dileğiyle...
29 Ağustos 2008 Cuma
Saha - Milner - Riera
Everton bugün de Saha'yı renklerine bağladı. Açıklanan bir bonservis bedeli yok henüz. İki yıl önceki şampiyonlukta önemli pay sahibiydi. Geçen yıl hem Tevez'in gelmesi hem de yaşadığı sakatlıklar yüzünden formayı kaptırdı, alması da zordu tekrar. Fraizer Campbell'a bile daha fazla ilgi gösteriyordu Fergie. Bu arada Everton'da bir ay Moutinho peşinde koştuktan sonra bir haftada 3 transfer yaptı. Galatasaray taraftarının burun kıvırdığı Jacobsen ve Kızılyıldız'lı Castillo'dan sonra Saha transferi...
Aston Villa sezonun 8. transferini James Milner'i transfer ederek gerçekleştirdi. Newcastle'a ödenecek bonservis bedeli £10 milyon. Daha önceden kiralık olarak oynamıştı Villa'da Milner. Yetenekli ama bir türlü beklenen patlamayı yapamayan bir oyuncu. Mark Hughes ve Martin O'Neill'in aldığı her adama vardır bir keramet gözüyle bakıyorum. Onun performansını da bekleyip göreceğiz...
Liverpool-Espanyol görüşmelerinde artık sona gelindi. 1-2 gün içinde imza atılacak. Ona da burun kıvırmıştık Türkiye'de. Uğur Boral varken ne gerek var denildi. Demek ki Benitez'in Babel varken bile ihtiyacı varmış. Rotasyon içinde takılırlar Babel'le artık...


Hamburg toparladı

Başkan Bernd Hoffman "Alex Silva ve Jansen transferleriyle, genç yetenekler transfer etme politikamıza devam ediyoruz." demiş. Açıkçası ben küçülme politikasına gittiklerini düşünmüştüm. Ama gidenlerin yerini iyi doldurdular bence...
Pozitif City!

Mark Hughes'da zevkten dört köşe olmuş tabi. "Hem Shaun'un transferi hem de gelen tur. Tamamen pozitif bir gün yaşıyoruz." demiş. Bu pozitif günler devam eder mi bilinmez. Ki her zaman son dakikada kendi kalesine gol atacak oyuncu bulamazsınız, rakibinizde Riise yoksa
eğer. Ama şimdilik Hughes kötü başladığı sezonu toparladı diyebiliriz herhalde...
Gruplar

Fenerbahçe'nin grubuna gelince. Arsenal'i çekmekle Chelsea'yi çekmek aynı değil. Aynı kıyaslamayı Porto-Bayern ya da Dinamo-Atletico olarak da yapabiliriz. Celtic ya da Steaua'nın da yerinde olabilirlerdi. Bu açıdan şanslı bir kura elbet. Geçen yıldan sonra hedefler daha büyük ama yapılan çalışmalar bu yönde olmadı. Takımdaki kaleci sayısı bile iki. Şu anki tahminim Fenerbahçe'nin üçüncü olacağı yönünde. Arsenal ve Porto'nun ardından çok az bir puan farkıyla sadece. İlk maçın Porto deplasmanı olması da Arsenal'in beş ya da altıncı maça denk gelmemesi de dezavantaj. Porto'nun 4-3-3'üne karşı Aragones'in kanatlarında Uğur ve Kazım'ın neler yapacağı çok önemli her iki maçta da. Gerçi Uğur'un Sevilla performansını düşününce değişiyor herşey. Bir bakmışız ki bu yıl da Quaresma'yı silmiş sahadan. Ya da gerek bile kalmadan Mourinho onu Milano'ya götürmüş...
Milan Baros
Hangisi?

O değil de, Aziz Yıldırım'ın "Roberto Carlos'u bile gölgede bırakacak kariyerde bir oyuncu getireceğiz." açıklamasını hatırlayan var mı? Guiza mı yoksa Josico mu bu transfer? Belki de Aragones. Kimbilir...
28 Ağustos 2008 Perşembe
Kura çekimi

1. Torba
Manchester United, Chelsea, Liverpool, Barcelona, Arsenal, Lyon, Inter, Real Madrid
2. Torba
Bayern Münih, PSV, Villarreal, Roma, Porto, Werder Bremen, Sporting Lizbon, Juventus
3. Torba
Marsilya, Zenit, Steaua Bükreş, Panathinaikos, Bordeaux, Celtic, Basel, Fenerbahçe
4. Torba
Shakhtar, Fiorentina, Atletico Madrid, Dinamo Kiev, Cluj, Aalborg, Anorthosis, Bate
Toplu sonuçlar


Normal sonuç...

Artık olay gruplara kaldı. Transferin bitmesine dört gün kala Fenerbahçe orta sahada hala problem yaşıyor. İstenmeyen Maldonado 40 maçı görür bu kadroyla. Transfer yapılmazsa geçen yılki başarı da, İspanya gol kralı da, Avrupa Şampiyonu hoca da yalan olur. Yine de felaket tellallığına gerek yok. Muhtemelen bir isim gelecek. Şimdilik tebrikler Fenerbahçe...
Bir ilk daha gerçekleşti!

Şampiyonlar Ligi ön elemesinde hiç mağlubiyet almayan, hiç elenmeyen takım bir ilki daha gerçekleştirdi. Zaten son altı yıldır o ilkler hep olumsuz anlamlı. İlk defa kimse çıkıp yönetimi eleştiremeyecek. Onlar görevini yaptı, hata futbolcular ve teknik heyetin denilecek. Yine çıkar iki üç tane Baros'u önceden alsaydınız diyen ama boşa olur. Baros'u geçtim, Kewell ve Meira'yı çıkar bu takım yine Steaua'dan üstün bir takım. Dört stoperle çıkılan ilk maç bu sonu hazırladı. Skibbe bundan sonra ligde açık ara lider Uefa'da çeyrek finalist bile olsa hep bir soru işareti olacak kafalarda...
Daha önceden de söylemiştim. Galatasaray'da işler yolunda olunca takım başarılı olamıyor. Kaos lazım bu takıma. Uefa şampiyonluğu gelirken bile sık sık oyuncuların paralarını alamadıklarından bahsediliyordu. O yüzden sadece sağ bek alternatifsizliği yetmez. Kewell, Arda, Servet'in de bir an önce sakatlanması lazım...
27 Ağustos 2008 Çarşamba
Bellamy - Mark Hughes

Ama bir de daha önceden Mark Hughes'la çalıştığında gösterdiği performansı düşününce tekrar düşünüyor insan. Blackburn'de sadece bir yıl çalıştı Hughes'la, Bellamy. Toplamda 32 maç oynadı ve 17 gole imza attı. Nitekim bu performans ona sene sonunda Liverpool kapılarını açtı...
Sergen Galatasaray'a geldiğinde Lucescu bir demeç vermişti. "Galatasaray'ın Sergen'e değil, Sergen'in Galatasaray'a ihtiyacı var. Yaşı 30 ama hala kariyerinde elle tutulur bir başarısı yok ve artık kendisini ispatlamalı" demişti. Hughes'dan da bekliyorum böyle bir açıklama Bellamy gelirse. Transfer için son 4 gün ve Hughes'un fazla seçeneği yok. Hırçınlık yapmaz, sakatlık da yaşamazsa Bellamy City'de Hughes'la iş yapabilir. Eğer Wright-Phillips'i de almayı başarırlarsa, tadından yenmez bir takım hüviyetine bürünür City...
Hala uyarıyorlar!

Klinsmann cephesinden fazla tepki gelmedi ama Beckenbauer basın yoluyla uyarmış "çok çabuk sinirleniyor, kendine hakim olmasını öğrenmeli vs" diye. Kaptanlığa getirilmeden önce son 8 maçta 2 kez kızarmıştı Van Bommel. Ligin ikinci haftasında gördüğü kartla etti 10 maçta 3 kırmızı. Sen hala uyar bu adamı Kaiser. 20'de 10 yapmadan da alma kaptanlığını? Biz Pascal Nouma'nın hakkını yemişiz ülke olarak...
Arshavin'i beklerken...

Tottenham'a transferini Reuters'e böyle açıkladı Pavlyuchenko. İşin ilginç yanı Tottenham resmi sitesinde henüz konuyla ilgili bir açıklama olmaması. Adam gidyorum imzaya diyor ama sallayan mı yok anlamadım. Günlerce Arshavin beklerken Pavlyuchenko geldi. Bir ara ikisininde alınması gündemdeydi ama sonra bütün dikkatler Arshavin'e kaydı. Şimdi o var belki sırada. Transfer için son 4 gün. Her an Berbatov United'a, Arshavin'de Tottenham'a gidebilir. Eğer olursa Bentley - Arshavin destekli Pavlyuchenko iki haftadır çektiğimiz çileyi dindirir...
26 Ağustos 2008 Salı
Baros Galatasaray'da

İş yapar yapmaz olaylarına girmeye gerek yok. Zaten ilk kötü oynadığı maçta eleştirilerin kralını alacak bu ülkede. İster tek santrafor, ister çift. Baros Galatasaray'ın sistemine uyar. Geriye gelip top da alır, kanada açılıp ortada yapar, bir kontraatakta da golünü atar. Kulübün içinde bulunduğu şartlar ve transfer sezonunun bitmek üzere olduğunu düşünürsek yapılan en iyi transfer diyebiliriz. Oliviera'dan da daha iyi bir adam. Maliyet olarak da daha az olacaktır muhtemelen. Kim ne derse desin? Galatasaray yönetimi çok iyi çalıştı bu yaz. Şampiyonlar Ligi vizesi Skibbe'nin boynunun borcudur artık. Baros transferi de şimdiden hayırlı olsun...
Skibbe'den Kewell açıklaması!

Tribalfootball.com'a göre bu sözler Skibbe'ye ait. Gerçekten böyle bir açıklama yaptı mı yoksa tribalfootball geçmişte Fanatik ya da Fotomaç'da çalışmış bir muhabir mi transfer etti bilenler yorumlara yazsın lütfen...
30 milyon euro!

30 milyon euro asla etmeyecek bir adam. Avrupa'dan getirilse anlarım ama Rusya içinde bu kadar parayı hangi mantıkla verdiler bilemiyorum. Henüz 25 yaşında belki ama 10 yıl oynayıp sembol de olsa hep bu parayla hatırlanacak. Tymoschuk'u 24 milyon euro'ya getirdiklerinde Rusya'ya dışarıdan oyuncu getirmenin zorluklarını ve Tymoschuk'un kalitesini düşünerek bir nebze anlamıştım ama bu işi aklım almıyor. Tek beklentim bu kadar parayı verdikten sonra Arshavin'i Tottenham'a yollamaları...
Bu arada Danny henüz 25 yaşında ve hücum ağırlıklı bir orta saha oyuncusu. Sinan Engin'e sormak lazım. Delgado kaç Danny eder?
(Adamın internetten çıkan en uygun fotoğrafında bile arkası dönük. Bu transferden sonra daha da ünlenmesi temennisiyle...)
Nereden nereye...

Keşke Van Gaal o başarısız sezonu yaşamak için Barca'ya geri dönmeseydi de sen de oradan hiç ayrılmasaydın Rivaldo. Kariyerinin en verimli döneminde yaptığın Milan seçimi seni önce Yunanistan'a, şimdi de Özbekistan'a yolladı. Herkesin hatırladığı ayrı güzellikte bir gol vardır ama benim en sevdiğim Valencia'ya attığı son dakika röveşatasıydı. Bu gol aynı zamanda Barca'yı lig dördüncüsü yapıp gelecek sene için Şampiyonlar Ligi'ne sokmuştu...
Bu arada Bunyodkor takımı Eto'o seviyesinde olmasa da veteran yıldızların Katar yerine yeni durağı olacak gibi...
25 Ağustos 2008 Pazartesi
Ferdinand geldi, 8. yolda...

Bu kadar harcama üzerine Keane'in Sunderland'i neler yapacak iyice merak eder hale geldim. Geçen yılki deplasman özürlülükten sonra bu yıl ilk deplasmanda Tottenham'ı devirmeleri birşeylerin değiştiğine işaret ama hedeflenilen derecenin ne olduğu belli değil hala. Bu transferlerin üzerine ilk 8'e girip Uefa kovalayan bir takım olamazlarsa eğer Keane'e yol verilebilir sezon sonunda...
Keane'in transferleriyle ilgili en güzel yazıyı Flying Dutchman yazmış birkaç gün önce. İncelemek isteyenler buradan ulaşabilirler...
Mateo Musacchio

Son iki yılda River Plate'de sadece 6 maça çıkmış Musacchio. Bir de Arjantin U-17 ve U-20 kariyeri var. Oyuncu hakkında fazla bilgim yok. Bilgisi olan varsa yorumlara bıraksın lütfen. Wikipedia'da River'a Chelsea'den geldiği yazıyor ama söz konusu Wikipedia olunca da güvenemiyor insan...
Fabregas Alonso'yu istiyor

Mourinho'nun ilk kupası

INTER-ROMA 8-7 dopo i calci di rigore
Inter (4-3-3): Julio Cesar; Maicon, Burdisso (45' st Rivas), Cambiasso, Maxwell; J. Zanetti, Stankovic, Muntari; Figo (21' st Balotelli), Ibrahimovic, Mancini (26' st Jimenez). A disp. Toldo, Pelè, Crespo, Cruz. All. Mourinho
Roma (4-2-3-1): Doni; Cassetti, Mexes, Juan, Riise (33' st Tonetto); De Rossi, Pizarro; Perrotta (41' st Totti), Aquilani (43' st Okaka), Baptista; Vucinic. A disp. Artur, Loria, Panucci, Brighi. All. Spalletti
Arbitro: Saccani di Mantova
Marcatori: 18' pt Muntari (I), 14' st De Rossi (R), 38' st Balotelli (I), 45' st Vucinic (R)
Carlos'un dediği gibi...

Zamanında Sociedad'la kendi evinde oynadığı bir Sociedad maçı 1-1 devam ederken (ki Sociedad'ın golü Nihat'dan gelmişti) 83. dakikada bomba ihbarı sebebiyle maç iptal edilmiş ve federasyon daha sonra maçın sadece son 7 dakikasının oynanmasına karar vermişti. Sadece 7 dakikalık maçı Real 2-1 kazanmayı başarmıştı. O maçtan sonra Roberto Carlos "7 dakikalık bir maçı Real Madrid'den başka hiçbir takım kazanamaz" demişti. Bana kalırsa 9 kişiyle 15 dakikada maç çeviren başka bir takım da çıkmaz...

(Edit: Real Madrid'in son golü Higuain'den, De la Red'den değil.)
15 Ağustos 2008 Cuma
Hani kriz yoktu Ridsdale?

Hughes'dan harika başlangıç!

City'e gittiğinden beri Hughes'a methiyeler dizdim durdum bu blogda. Dar bütçelerle çok büyük işler başardığını, City'de istediği bütçeyle takımı ilk dörde bile sokabileceğini söyledim. Konuşmak için belki biraz erken ama para Hughes'u bozdu mu ne?
£13.68 milyon

Mutu'nun da bu parayı ödeyecek gücü var mı o da ayrı mesele tabi. Artık Roma'ya ya da bir başka kulübe transfer olayını yeniden düşünür herhalde...
14 Ağustos 2008 Perşembe
Santa Cruz Hughes'un hakkı!

Mark Hughes'un zoruna gidiyordur sürekli reddedilmek. Bayern'de 8 yıl boyunca kendini göstermeyi başaramayan bir adamı £3,5'a al, Premier Lig'de bir sezonda 19 gol atmasına katkıda bulun, sonra £12 milyona bile vermesinler. Hughes çıkıp da "Kardeşim size ne? Adamı ben yıldız yaptım. Benim hakkımdır." dese yeridir.
Kaldı bir tane...

(Berbatov-United ve Quaresma-Inter transferlerini unutmadım elbet ama onlar en azından dönemlik meydana geldiği için gitmedim üstlerine...)
İki sürpriz vardı sadece...

Spartak Moskova - Dinamo Kiev : 1-4
Levski Sofia - BATE Borisov : 0-1
Shakhtar Donetsk - Dinamo Zagreb : 2-0
Anorthosis - Olympiakos : 3-0
AaB Aalborg - Kaunas : 2-0
Brann Bergen - Marsilya : 0-1
FC Twente Enschede - Arsenal : 0-2
Juventus - Petrzalka : 4-0
Schalke - Atletico Madrid : 1-0
Sparta Prag - Panathinaikos : 1-2
Standard Liege - Liverpool : 0-0
Vitoria Guimaraes - Basel : 0-0
Barcelona - Wisla Krakow : 4-0
Partizan:2 - Fenerbahçe:2

Bu sefer kaos iş yapmadı!
Ümit Karan, Linderoth, Kewell, Orkun, Aydın, Mehmet Güven, Yaser, Uğur ve Serkan sakat. Forvette Nonda'ya birşey olsa yedeği bile yok. Yani tam Galatasaray'ın sevdiği ortam. Yokluklar içinde başarılı olmak. Ama tutmadı bu sefer...
Evet Sabri'yi birçok Galatasaray'lı tasvip etmez. Ama savunmanın sağında Emre Güngör'den daha iyi olduğu kesin. Barış ve Ayhan bu takımın geçen yıl ki şampiyonluğunda büyük emeği olan oyuncular. Ve kesinlikle ön liberoda Meira'dan çok üstünler. Skibbe Topal'ın yanına Ayhan ya da Barış'ı koyup, savunmayı da Hakan - Servet - Meira - Sabri'den oluşturabilirdi. Neden yapmadığını hala çözebilmiş değilim. Anlamadığım bir nokta da Erhan'ın oyuna girmesi. "O mu kurtaracaktı bizi?" yaygarasında değilim. Sadece ilk resmi maçta, işler kötü giderken, genç bir oyuncuyu sahaya sürmenin ona vereceği zararlardan bahsediyorum. Yarın herkes 'neden Erhan' sorusunu soracak ve adam daha ilk maçında kendisine olan güvenini kaybedecek...
Ortaya çıkan bir gerçek var ki Arda Euro 2008'de olduğu gibi Galatasaray'ın da lideri ve ateşleyicisi olacak. Tabi bir de Servet. İkinci yarıda sol çizgide kısa bir dribbling şov yaptı yine. Nonda'nın iki gol atması hiç önemli değil. Bu takıma forvet lazım. Ama Nonda ya da Karan tipinde değil. Beşli orta sahayla oynayacaksanız geriye yardıma gelen, pres yapan forvetten çok bitiriciliği olan forvete ihtiyacınız vardır. Karan bu tipte bir golcüydü ama son yıllarda zorunluluktan daha farklı bir role büründü. Mucizevi goller atıyor ama çok kolay golleri de kaçırıyor. Büyük hedeflere koşulacaksa eğer bu tip lüksleri kaldıramaz bu takım. Nonda'ya değinmiyorum bile. Herkes beğeniyor ama geçen yıl attığı penaltı gollerini çıkarınca geriye bir elin parmakları kadar gol kalıyor. Skibbe Hasan Şaş'dan Schneider yaratmaya çalışıyor ama beyhude bir çaba...
Sonuç olarak Galatasaray ilk resmi maçında berbat bir oyun oynadı. Teknik adam tercihleri daha da berbattı. Lincoln'e girmiyorum bile. Rövanş da zor bir atmosfer ve skor dezavantajı bekliyor. Turu geçer mi? Karan iyileşir ve dört stoperle sahaya çıkmazsa geçeceğine inanıyorum...



13 Ağustos 2008 Çarşamba
Cuellar Villa'da

Martin O'Neill gerçekten yetenekli ve tutarlı bir adam. Villa'da geçen sezon yaptıklarının üzerine koyması muhtemel bu sezon. Ayrıca Celtic'den ayrılmasına rağmen eski ezeli rakibine zarar vermeye de devam ediyor...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)