23 Şubat 2008 Cumartesi

Mesut Bakkal ve Gençlerbirliği


İlhan Cavcav yeni teknik direktörümüz diye onu ilk basına tanıttığında çoğumuz bilgi sahibi değildik onun hakkında. "Ersun Yanal'ın çırağı" diye tanıttı Mesut Hoca'yı sevgili basınımız. 2 sezon önce çırak olarak lig başladıktan sonra geldiği Gençlerbirliği'ni diplerden almış ve iki sezon üst üste ligi 6. bitirmelerini sağlamıştı. Bütün bunların yanında en önemlisi Bakkal'ın, kazansa da kaybetse de oynattığı seyir zevki yüksek,hücumu düşünen, pozitif futboldu. Geçen sezon son haftadan önce Bakkal istifasını açıklamış, kimse bu karara bir anlam verememişti. Ama başkanı İlhan Cavcav olan bir kulüpte çalışan bir teknik direktörün istifası aslında gayet normal karşılanmalıydı. Kulübü başarıyla çalıştıran hocaların hedefi olmayan başkanları yüzünden görevi bırakmaları ilk değildi Gençlerbirliği için. Mesut hoca seneye Antep'te başlarken, Gençlerbirliği ise önce Ersun Yanal'la anlaşmış ama çıkan anlaşmazlık sonunda sezona Fuat Çapa'yla başlamıştı. Beş hafta sonunda Çapa'yı gönderen Cavcav Reinhard Stumpf'u takımın başına geçirmiş sonra onu da beğenmeyip Bülent Korkmaz'ı getirmişti takımın başına. Etik olmayan bir şekilde, kısa sürede Korkmaz'a da kapıyı gösteren başkan, kulüp rekorunu da kırmış oluyordu. Bu arada Mesut Hoca'yla Gaziantepspor'un kimyası uymamış ve yollar ayrılmıştı. Değişmeyen tek şey ise Bakkal'ın pozitif futbol anlayışıydı. 30 Ocak günü Gençlerbirliği yeniden Mesut Bakkal'la anlaştı. Bu anlaşma sırasında düşme potasındaki takım şu anda maç fazlasıyla 9. sırada. Göreve geldiğinden beri sadece üç maça çıkan Bakkal 9 puan toplayarak takımı düşme potasından kurtardı. Hem de bu maçları yine düşme potasındaki rakipleri Ankaragücü(1-0) , Manisaspor(1-2) ve Konyaspor(6-1)'a karşı kazandı. Ne diyelim? Umarız bu sefer Cavcav birazcık olsun hocasını dinler ve biz de Gençlerbirliği maçlarını eskisi gibi keyifle izleriz. Çünkü birinin Cavcav'a kulübün paralarını mezara götüremeyeceğini anlatması lazım.

Gunners'ın Büyük Kaybı


Premier Lig'de bugün oynanan ve 2 - 2 beraberlikle sonuçlanan Birmingham - Arsenal karşılaşmasında Arsenal'in golcü oyuncusu Eduardo'nun bacağı kırıldı. İngiltere'den gelen ilk haberlere göre bu sakatlık oyuncunun kariyerine mal olabilir. Özellikle son haftalarda yakaladığı yüksek formla göz dolduran Eduardo sene başında Dinamo Zagreb'den rekor fiyata transfer olmuştu. Futbolcu müdahalenin hemen ardından hastaneye kaldırıldı. Maçı canlı veren Sky TV pozisyonun tekrarını vermekten kaçındı fakat fotoğraflardan görüldüğü kadarıyla oyuncunun kemiği çorabından dışarı çıktı.


''Bu adam bir daha futbol oynamamalı! Futbol sahasında ne işi var? Arsenal'i durdurabilmek için tekmelemelisiniz! Bu anın geleceğini biliyordum'' Arsene Wenger sakatlığa sebep olan Martin Taylor'a ateş püskürüyor.


Rafa'ya e-tebrik

Liverpool menajeri Rafa Benitez son günlerde büyük baskı altındaydı. Ligdeki kötü performans,FA Cup'taki Barnsley yenilgisi derken
herkes Rafa'nın sezon sonunda gönderileceğinden bahsediyordu. Hatta Liverpool sahipleri Gillett ve Hicks'in sezon sonu için Benitez'in yerine Klinsmann'la görüştüğü bile ortaya çıkmıştı. Ancak son alınan Inter galibiyetinden sonra Rafa takım sahibi Hicks'le arasının çok iyi olduğunu söyledi. "Her gün değil ama her hafta maçlardan önce ya da sonra mail yoluyla benimle bağlantıya geçer. Maçlardan önce ya da sonra mutlaka bana mail atıp başarılar diler ve tebrik eder. Ben de teşekkür ederim. Son Inter maçından sonra aramız şimdiki olduğundan daha iyi olamazdı" diye anlatmış Rafa İngiliz basınına. Inter maçıyla biraz olsun koltuğunu kurtarsa da Şampiyonlar Ligi'ni kazanmaktan başka çaresi yok bizce İspanyol hocanın. Yoksa yakın zamanda Genelkurmayın e-muhtırası gibi, takımın sahipleri de onu mail yoluyla kovacaklardır.

Bu arada dün Liverpool'un hem futbolcu hem de menajer olarak efsane ismi Kenny Dalglish'in takımdan ayrılmasının 17. yıldönümüydü. Son Premier Lig zaferini Dalglish zamanında yaşayan Merseyside'lı taraftarlar daha bir hassas ve eski günlerin özlemi içindelerdir bugünlerde. Özellikle Rafa'ya duyurulur.

Dedikodu Kazanı

Manchester United'ın kontrat teklifini 3.kez geri çeviren Wes Brown sezon sonunda Old Trafford'u bedelsiz terk edecek gibi görünüyor. ( Telegraph )

Barcelona Liverpool'un İspanyol yıldızı Xabi Alonso için 13 milyon pound teklif etmeye hazırlanıyor. ( Mail )

Frank Lampard sezon sonunda Chelsea'den ayrılabilir ve yerinde 12 milyon pound bonservis bedeliyle Dinamo Zagreb'ten Luca Modric'in alınması bekleniyor. ( Star )

Manchester United Alman Milli Takımının sol beki Lahm'ı transfer edebilmek için Barcelona ile kapışacak. ( Daily Mail )

Liverpool'un emektar savunmacısı Sami Hyypia'nın gelecek sene Fulham'da oynamasına kesin gözüyle bakılıyor. Tabi ki bu transferin gerçekleşmesinin ilk şartı Fulham'ın Premier Lig'e geri dönmesi. (Mirror)

Luca Toni'nin madalyası emin ellerde

İtalyan medyasının haberine göre, geçtiğimiz pazar Luca Toni'nin villasına giren hırsızlar 2006 Dünya Kupası Madalyasını almadan evden ayrıldılar. Bayern Munich'in yıldızının soygunun olduğu saatlerde Modena yakınlarındaki evinde olmadığı bildirildi.

Toni'nin babası Giancarlo '' muhtemelen başka kupalar çalındı, hangileri bilmiyoruz. Şu anda envanter yapıyoruz ve çok üzgünüz '' dedi.

Manyoo bastırıyor Aulas direniyor



Manchester United'ın haftaiçi deplasmanda Lyon'la oynadığı maçta harika bir gol atan Karim Benzema'nın alınması için Ferguson'un yönetime raporunu sunduğu söyleniyor.Hafta içinde Rio Ferdinand ve Vidic'e çok zor anlar yaşatan oyuncunun performasından sonra Ferguson'un uzun süredir izlediği oyuncu için bu raporu sunmaması şaşırtıcı olurdu zaten. Belki de Ronaldo transferinde olduğu gibi defans oyuncuları dönüş yolunda "mutlaka al" diye Ferguson'un başının etini yemiştir. Ama Ferguson'un önünde engel olarak bu sefer sadece rekabet etmesi gereken büyük takımlar yok.(özellikle de Barcelona) Aynı zamanda senelerdir Lyon'un başkanlığını yapan ve kulübün bu noktaya gelmesinde en büyük pay sahibi olan Jean Michel-Aulas'ı da ikna etmesi gerekiyor.Daha önceden Şampiyonlar Ligi kazanılmadıkça Benzema ve Ben Arfa'yı satmayacaklarını söyleyen Aulas kendisine United'ın sadece Benzema için 60milyon Euro'luk teklifte bulunacağı söylendiğinde "üzerine de C.Ronaldo'yu alırız" diyerek satmamakta direteceğinin sinyallerini verdi. Ama United'a geldiklerinden beri yaptıkları transferlerle, kendilerinden nefret eden taraftarlara bile sevimli görünmeyi başaran Glazer kardeşler, ani bi hamleyle bu işi bitirirlerse kimse şaşırmaz herhalde. Sezon sonu gelmeden bu durumun neticesi belli olmayacak gibi ama kim Old Trafford'da Rooney,Tevez ve Ronaldo'nun yanında "L'Etoile Benzema'yı da istemez ki!!!

Il Fenomeno döner mi?




AC Milan'ın dünyaca ünlü golcüsü Ronaldo'nun sezonu kapattığı haberiyle yıkılmıştık. Ama bizi daha fazla üzen futbola dönüp dönemeyeceğinin belli olmaması. İyileşme sürecinin 9 ayla 1 yıl arasında olması Ronaldo'nun kariyerini bitme noktasına getirdi. 21 Kasım 1999'da sağ dizinden sakatlanıp sahalara 2002 dünya kupasında müthiş bir geri dönüş yapan Il Fenomeno bu kez kararsız.


''Bu sakatlık fiziksel olarak çok zor. Mental olarak daha da zor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Kalbimin sesini dinleyip, oynamaya devam etmek istiyorum. Fakat vücudum bana artık yorulduğunu söylüyor"


Şampiyonlar Ligi dışında kazanılmadık başarı bırakmayan oyuncunun geri dönebilmesi için büyük bir motivasyona ve çabaya ihtiyacı olacak. Bu sene bir de aşırı kilo ve fitness sorunlarıya mücadele ettiğini göz önünde bulundurursak bu çok zor görünüyor.

22 Şubat 2008 Cuma

Cimbomda kırılma noktası

Leverkusen deplasmanından tarihi bir hezimetle dönen Galatasaray'ı zor bir fikstür bekliyor. Haftasonu Kasımpaşa ile oynayacak olan sarı kırmızılılar hemen ardından 27 şubat akşamı Fenerbahçe ile Türkiye Kupasında ya tamam ya devam mücadelesi verecek. Avrupa'ya veda eden Cimbom kupadan da elenirse takım üzerindeki baskılar artacak ve genç oyuncuların kendine güveni büyük bir yara alacaktır. 2 martta Beşiktaş İnönü deplasmanında da istenen sonuç alınamazsa istifalar gelebilir ve lig şampiyonluğu iddiası kaybedilebilir. Galatasaraylı arkadaşları kızdırıcak bu kehanetler gerçekleşir mi bekleyip göreceğiz.

Tutte le barzellette su Totti*


Totti'nin 2003 yılında yayımlanan ve geliri UNICEF'e bağışlanan fıkra kitabı ( tutte le barzellette su Totti ). Yayınevi sahibi kitap satışının 1milyona yaklaştığını söyler. Totti de buna cevap olarak '' bu imkansız, ben sadece 1tane yazmıştım '' der.


Totti'nin başı beladadır ve mahkemeye cıkar..Hakim Totti'den savunmasını ister.. Düşünür ve saymaya başlar Panucci, Samuel, Chivu, Candela .....


* Tüm Totti Fıkraları

Old Firm ve Transferler



İskoçya'nın rakipsiz iki büyük takımı her sene zirveye oynar. Fakat iş Avrupa arenasına geldiğinde iki takımda genelde hüsranla bitirir sezonu.
Evet son iki yıldır Celtic'in bir üst tura çıkması veya bundan 5 sene önce UEFA'da final oynaması veya Rangers'ın şu anda UEFA'da yoluna devam ediyor olması belki hatırı sayılır başarılar ama iki takımın da sahip olduğu bütçeyi,taraftar ve tesis gibi imkanları göz önünde bulundurduğumuzda gerçekten başarı mı acaba? Şöyle bir iki takımın kadrolarına baktığımızda yapılan transferlerin diğer Avrupa takımlarında dikiş tutturamamış hatırı sayılır yaşta oyuncular yada bu takımlarda yıllarca oynayıp yaşı 30'u geçmiş oyunculardan oluştuğunu görüyoruz. Son 3 yılda yapılan transferlere göz atacak olursak eğer;

Celtic: Hinkel(25) Sevilla'dan,G. Caldwell(25) Hibernian'dan(öncesinde Derby,Coventry ve Newcastle'da dikiş tutturamadı),Gravesen(32) Real Madrid'den, Donati(27) Milan'dan(Parma,Torino,Sampdoria,Messina'da kiralık oynadı ama dikiş tutturamadı), Nakamura(29) Reggina'dan, Samaras(22) Man. City'den, J.V.O. Hesselink(29) PSV'den,Ben Hutchinson Inverness'dan (Middlesborough'da dikiş tutturamadı.)

Rangers:Andy Webster(25) Wigan'dan kiralık, David Weir(38) Everton'dan, Carlos Cuellar(26) Osasuna'dan, Darcheville(33) Bordeaux'dan, Beasley(25) Man. City'den, Dailly(35) West Ham'dan, Cousin(31) Lens'den, Steven Davis(21) Aston Villa'dan kiralık, Amdy Faye(31) Charlton'dan kiralık

Celtic'te Hesselink geçen sezon 18 gol attı, Nakamura'ysa İskoçya'da yılın futbolcusu seçildi. Peki ya diğerleri? Bazıları ilk onbir oynuyor uzun süredir
bazılarıysa kadroya bile giremiyor. Mesela son olarak Samaras'ı transfer ettiler. Heerenveen'de 90 maç oynayıp sadece 18 gol atan bir oyuncunun City'e transfer olması bile mantıksızken, Celtic tarafından alındı. Son maçta durum 2-2 ve Barcelona saldırıyorken Celtic'de kurtarıcı olarak oyuna Samaras sürüldü!


Samaras




Rangers'da durum daha da karışık! Yukarıda adı geçen oyunculardan hangisi için bu sene Rangers'da mükemmel oynuyor diyebiliriz? 38'lik Weir veya 35'lik Dailly golf oynamaları gereken yaşta hala Rangers'da yer bulabiliyorlar. Amdy Faye hangi Premier League takımında dikiş tutturdu da transfer edildi. Beni en çok şaşırtan ise sene başında 33 yaşındaki Darcheville'in 4 milyon euro bedelle transferiydi. Sanki Bordeaux yıllarca Fransa'da zirveye oynamış ve Darcheville'de bu takımın yıldızıymış gibi! Almadıkları bi Romario kalmış gerçekten!




Darcheville



Old Firm'ün iki takımı daha uzun yıllar liglerini domine edebilirler. Ancak Avrupa'da gerçekten başarılı olmak istiyorlarsa ellerindeki imkanları iyi değerlendirip altyapıya daha çok önem vermeli yada başka liglerden gerçekten daha yetenekli oyuncular bulmak zorundalar...
Kadir AR

UEFA'da gecenin sonuçları

Büyütmek için tıklayın



21 Şubat 2008 Perşembe

11 Çılgın Türk!!!



İstanbul’daki maçta Leverkusen’e karşı oynanan güzel futbol kaçan gollerden sonra herkes (maalesef kalli'de) biz bu Leverkusen'i Almanya’da çok rahat yeneriz turu geçeriz havasındaydı. Futbolcular tek tek demeç verip bu iş Almanya’da biter diyorlardı. Gerçekten de bitti. Şimdi herkes ilk maçta kaçan gollerden dem vuracak. 5 maç üst üste kazanıp Kadıköy’den beraberlikle dönüp, Leverkusen’i elinden kaçırırken övdükleri 11 Çılgın Türk'ü oynattığı için Kalli'yi eleştirecek. Ama bir günde kahraman olunan Türkiye gerçeği yine gözardı edilecek. evet 11 Türk’le oynayıp iyi durumdaki yabancıları oynatmamak çekirgenin bile 3.sıçramadan önce fark edip dönebileceği bir hata ama bizdik şu Çılgın Türkler başlığı atan, sahada 11metin vardı diyerek inceden gaz veren. Kimse bunu görmeyecek. Boyalı manşetlerle sadece galibiyete önem veren basınımız oyuncuları yerden yere vuracak ve yine kendilerine pay çıkartmayacaklar. Leverkusen’in Almanya’nın en çok gol atan 2.takımı olduğunu evinde sadece 1kez yenildiğini nasıl göz ardı ettiklerini düşünmeyecekler. Aslında sadece geçmişe bakarak bu mağlubiyetin sebebini anlayabiliriz. Çünkü maç 13.dakikada bitti. 2000 yılı Milan deplasmanı:ilk yarının sonunda 45 ve 45+1de iki gol yeyip mağlup duruma düşen, 2001yılı Monaco deplasmanı: birden bire 4gol yiyen , 2001yılı yine Milan deplasmanı: ilk yarıyı 2-0 önde tamamlayıp ikinci yarı yine art arda yediği gollerle berabere kalan, 2002 yılı Barcelona deplasmanı: 2-0önde biten ilk yarı ve ikinci yarı anında Saviola’dan yenen iki gol, geçen sene Liverpool deplasmanında bir anda 2-0 geriye düşen takım hep gs'dı. Bu örnekleri çoğaltabilmek mümkün hem de sadece gs için değil fb ve bjk'de aynı durumlardan muzdarip. Hatta milli takımımız bile. Çünkü nedense bizim medyamız takımlarımızı yere göğe sığdıramıyor. Bu gazı alan takımlarımız da sahaya çıkıp bir gol yediği anda tüm konsantrasyonlarını yitirerek rakiplerin oyununa seyirci kalıyorlar. O yüzden kimse şaşırmasın. alsın kağıdı kalemi eline başlasınlar Kalli'yi tenkit etmeye, başlasınlar Arda'yı Avrupa takımlarının scoutlarına izletmeye ve sonra da kötü oynarsa şımardı demeye. Ne de olsa bugün 11çılgın Türk’üz yarınsa rezil takım. Tek dileğim bugün yaratılan havaya kanmadan Fenerbahçe’nin deplasmanda kendini bilerek,medyaya kapılmadan turu atlayıp gelmesi...

Ryan Giggs'le 100.kez


Manchester United'ın yakın tarihine damga vuran en önemli oyunculardan Ryan Giggs'in şampiyonlar liginde 100. maçına çıktığını biliyormuydunuz?

Bayer Leverkusen - Galatasaray maçı muhtemel onbirler


Sevilla’yı (da) kaybetmek!

2001’de ikinci ligde yer alırken 7sene sonrasında 2 UEFA , bir de Süper kupa kazanan, adeta bir peri masalını andıran takım Sevilla. Yıldız oyuncular transfer ederek değil, kendi yeteneklerini yetiştiren veya Brezilya’dan bulan, takım oyunu ve pozitif futbollarıyla dünyanın dört bir yanında sempatizanlar kazanan rojiblancos dün geceki futboluyla beni hayal kırıklığına uğrattı.Başarının defansif oyunla eşdeğer tutulduğu günümüz çağdaş! futbolunda son 3yıldır seyir zevki yüksek Sevilla maçlarıyla futbolun aslında sadece futbol olabileceği konusunda umutlanmıştık. Ama dün gece gördük ki artık Sevilla’da günümüz düzeninin bir parçası olmuş. İkili mücadelelerde yerden bir türlü kalkamayan,her pozisyonda hakemi etki altına almak için dakikalarca konuşan yani futbolu oynatmamaya çalışan bir takım vardı sahada. O yüzdendir ki son yılların en sıkıcı 5gol atılan maçı oynandı dün gece Saraçoğlu’nda. Elbette dileğimiz Sevilla’nın Fenerbahçe’yi elemesi değil ama 4Mart’tan sonra bir daha böyle bir Sevilla izlememek istiyoruz. Nou camp’ta, Barnebau’da bile hücum futbolundan ödün vermeyen Sevilla’nın Ramon Sanchez Pizjuan’da temsilcimizle oynayacağı maçtan sonra tekrar eskisi gibi olacağını umut ediyorum. Yoksa bir daha FM oynarken Daniel Alves ya da Jesus Navas’ı transfer etmek için diğer takımlarla rekabete gireceğimi sanmıyorum…

'Sol ayağıyla şut çekemiyor, kafa vuramıyor, top kapamıyor ve çok gol atmıyor. Bunların dışında fena değil.'
(George Best'ten Beckham yorumu)

Cimbom nereye kadar?


Uefa kupasındaki temsilcimiz Galatasaray Ali Sami Yen'de golsüz berabere kaldığı maçın rövanşında bu akşam Bayer Leverkusen ile karşılaşıcak. Galatasarayda M.Topal ve Uğur'un sakatlıkları can sıksa da takımın şu sıralar yüksek olan moralini bozmaya yetmedi. Feldkamp'ın sahaya süreceği 11 merakla bekleniyor. Futbol otoritelerini ters köşeye yatırmayı alışkanlık haline getiren Kalli bu maça da süprizlerle başlamayı seçecektir. Song, Lincoln ve Barusso forma bekleyen yıldızlar. Sarı kırmızılar Almanyadan turla dönecek kaliteye ve performansa sahipler fakat bu zafer taraftarı ne ölçüde memnun eder? Ezeli rakipleri Fenerbahçe Avrupa futbolunun tepesindeki devlerle mücadele ederken Galatasarayın kupa2'de vasat rakiplerleri şansının yardımıyla elemesi taraftarda buruk bir sevinç yaratmaktan öteye gidemiyor. Şu anki genç kadro gelecek için ümit verse de yabancılardan neredeyse hiç verim alınamaması beklentileri sınırlayan en büyük etken. Gerçekçi olan kimse bu sene 2. bir UEFA kupası beklemiyor ama daha aşşağısı da tatmin etmeyecektir. Özellikle de kupada B.Munich haricinde 1.sınıf bir rakip bulunmazken.

Carlosun derbide oynaması zor.

Fenerbahçe'de, Sevilla maçında kaval kemiğine aldığı darbe ile sakatlanan Brezilyalı futbolcu Roberto Carlos'un hafta sonu oynanacak olan Bursaspor maçında forma giyemeyeceği bildirildi. Tecrübeli oyuncunun Galatasaray ile oynanacak olan Fortis Türkiye Kupası çeyrek final rövanş maçında forma giymesinin de oldukça zor olduğu ifade edildi.