16 Mayıs 2008 Cuma

Shinawatra Eriksson'u kovacak mı?

(Fotolar Guardian'dan. İkinci resim tanıdık geldi değil mi? Evet. Beckham'ın üstüne Eriksson'un kafa yapıştırılmış. Bence müthiş eğlenceli olmuş...)

Kutlamalar sonra yapılacak

Serie A'da şampiyon bu hafta belli olacak. Inter, Parma deplamanına giderken Roma deplasmanda Catania ile oynayacak. Hem Parma, hem de Catania'nın düşme hattında bulunmasından dolayı maçların gergin bir ortamda geçmesi bekleniyor. Bu yüzden oluşacak olayları engellemek için Catania ve Parma'nın stadlarında deplasman taraftarına ayrılan tribün tamamen kapatılacak. Inter ya da Roma şampiyonluğu kazansalar bile taraftarlarıyla paylaşmak için kendi şehirlerine dönmeyi bekleyecek. Bu konudaki eleştirilere insanların can güvenliğinin şampiyonluk kutlamalarından daha önemli olduğu yanıtı veriliyor. Inter ya da Roma taraftarları yine de bir şekilde stada girmeyi başarır mı bilinmez. Ama İtalyan yetkililere tavsiyemiz Türkiye sistemini uygulamaları. Bilet almaya gelenlere ikametgah sorgusu yapılır, güvenlik şefi olarak da Ali İpek atanırsa sorunsuz bir haftasonu yaşarlar...

R.I.P Tommy Burns

Celtic için zor bir sezon hakikaten. Ligi büyük bir ihtimalle Rangers'ın arkasında bitirecekler. Uefa'da Rangers'ın final oynaması yeterince sinirlerini bozdu. Tam Zenit'in aldığı zafere sevinecekleri sırada kötü bir haber daha ulaştı. Takıma 14 yıl futbolcu, 3 yıl da teknik direktör olarak hizmet eden Tommy Burns 51 yaşında kansere yenik düştü. Celtic taraftarları onun için bir tören düzenledi dün. Katılanlar arasında Rangers taraftarları da vardı. Ne diyelim başları sağolsun...

Dönüyorlar...

Leeds United'ı hepimiz Galatasaray eşleşmesinden ve her fırsatta kaba etlerini göstermekten haz alan taraftarlarıyla tanımıştık. Sonraki yıllarda Kewell, Radebe, Harte, Rio Ferdinand, Robbie Keane gibi yıldızlarla donatılmış kadrolarıyla Şampiyonlar Ligi'nde yarı final gören takım, başkan Peter Ridsdale'in ekonomi özürlülüğü sayesinde önce Championship'e düştü. Sonrasında da borçları nedeniyle Division 1'e düşürüldü. Vurun ablıya misali orada da -15 puana mahkum edilen kulüp buna rağmen play-off'lara kalmayı başardı. Dün Carlisle'yi 2-0 mağlup ederek play-off finali için Wembley'de yerini ayıran Leeds şimdi Doncaster-Southend maçının galibini bekliyor. Final 25 Mayıs'da. Kimbilir bir efsane geri dönüyor hikayesi daha yaşanabilir...

Özür

Son 3-4 günü yeni ve uygun fiyatlı bir öğrenci evi arayarak ve şu anki evin sahibi ile pazarlık yaparak geçirmemizden mütevellit bloga birşeyler giremedik. Kusurumuza bakmayın...

12 Mayıs 2008 Pazartesi

58 Dünya Kupası

Kaptan Bellini Kupayı Kaldırırken
Televizyondan naklen olarak yayınlanan ilk Dünya Kupası'ydı İsveç 1958. Aynı zamanda Pele'nin 17 yaşında dünya futbol sahnesine ilk çıkışı, Brezilya'nın ilk Dünya Kupası'nı kazanması, Dünya Kupaları tarihinin gol olmayan ilk maçı (Brezilya 0 - İngiltere 0) İsveç'in önemli satırbaşlarındandı. Fransız Just Fontaine bu turnuvada 13 golle gol kralı oldu ve sadece bir Dünya Kupası'nda bu kadar gol atan başka oyuncu da çıkmış değil. Bundan sonra da çıkmaz zaten. Finalde Vava'nın 2, Pele'nin 2 ve Zagallo'nun 1 golüne İsveç sadece Liedholm ve Simonsson'la cevap verebildi. Hala da Dünya Kupaları tarihinin en gollü maçıdır bu final. Üçüncülük maçı da keza öyle. Fontaine'in 4 gol attığı maçta Fransa Batı Almanya'yı 6-3 mağlup etti.
Pele'nin Golünün Bir Tasviri. 17 Yaşında Bir Genç İçin Fazlasıyla İyi

Kupanın Kazanılmasıyla Gözyaşlarına Boğulan Küçük Pele'yi Didi ve Gimar Teselli Ediyor

Belki de Dünyanın Gelmiş Geçmiş En İyi Kanat Oyuncusu Garrincha. Bazılarına Göre O Pele'den Bile Daha İyiydi

Carrusca'yı verelim!

Haberin doğruluğu hakkında garanti veremiyorum. Kaynak olarak pek sık kullanmadığım 'The People' gazetesinden. Amacım sadece başkaları sponsor paralarıyla kimleri almayı amaçlarken, Galatasaray'ın komik transfer stratejisine değinmek.
Tottenham Eto'o'nun haftalık £100,000'luk kontrat isteğini karşılayabilmek için sponsor arıyormuş kendisine. Hiç aramasınlar Ülker'i yollayalım. Hem İngiltere'ye de açılmış olurlar. Fena mı olur BBC'de, Sky'da, Fox Sports'da hanımeller veya cola turka reklamları yayınlansa? Tek bir şart öne sürelim. Carrusca'yı transfer etmeleri. Yoksa adamın gideceği yok bir türlü. Sponsor parasının çöpe atılmadan takıma faydalı adamlara nasıl harcanabileceğinin örneği bence Tottenham'ın yaptığı. Carrusca 2 yıldır çekirdek yiyerek geçiriyor Galatasaray günlerini. Bursa'da inzivaya çekilen Össan'a duyurulur. Sahi o artık başkan değil. Haim Fresco yine de transfer görüşmelerinde bulunacak mı?

Manninger'in kariyeri ve Inter

Alex Manninger'i hatırlayanlar olacaktır mutlaka. Bir zamanlar Seaman'dan sonra Arsenal'in kalesini koruması beklenen Avusturyalı. Her bölgede yetenekli futbolcuları genç yaşta keşfeden Wenger'in başarısız olduğu tek konu olan kaleci seçimindeki ilk fiyaskosu. İyi olmadığı anlaşılınca önce Fiorentina'ya kiraya verilen sonrasında sırasıyla Espanyol, Torino, Bologna, Salzburg'da oynayan Manninger 2006'da tekrar Siena'ya döndü. O günden bu zamana da en önemli hareketi dün Materazzi'nin penaltısını kurtarması. Şampiyonun belirlenmesi bir hafta ertelendi sayesinde. "San Siro'ya gelip buradan puanla dönmek unutulmaz bir anı olacak benim için. Materazzi'nin nereye atacağını biliyordum çünkü geçen yıl da ondan bir penaltı golü yemiştim."İşin ilginç olan tarafı Manninger'in bundan önceki en önemli performansını da bundan 12 yıl önce San Siro'da yine Inter'e karşı sergilemesi. O zamanlar Avusturya'da Grazer AK'da 19 yaşında genç bir kaleci olan Manninger, Uefa 2. turundaki Inter maçından önce hastalanan 1. kaleci Franz Almer'in yerine kalede bulmuş kendisini. Fark yapacağı düşünülen Inter Manninger'i geçememiş ve maçı zorla 1-0 kazanabilmiş. Bu maçtaki performansı da Manninger'e Arsenal yollarını açmış...

Servet out, Emre in

Emre Güngör Milli Takıma çağırılmadığı için bu satırların yazarı da dahil birçok kesim büyük tepki göstermişti Fatih Terim'e. Herkesin temennisi Servet - Emre ikilisinin Milli Takımda da beraber oynamasıydı. Ama olmayınca olmuyor işte. Bu ikiliye bir nazar değdirdik sonunda. Oftaş maçındaki sakatlığı yüzünden Servet'in yerine Emre'yi çağırdı Terim. Muhtemelen de yedekte bekletecektir turnuva boyunca. Euro 2008'de savunmanın ortası Gökhan Zan - Emre Aşık'a ait. Hala umudu olan?

Özlediğimiz, Beklediğimiz tablo

Atletico Madrid 12 yıl sonra yeniden Şampiyonlar Ligi'nde. Söz konusu olan Tottenham'dan sonra ikinci takımımız olunca insan bununla ilgili bir post yazmak istiyor elbet. Geçen yıl gerçekleşmesini beklediğim bir olaydı ama Aguirre müsaade etmedi. Ama bu yıl katılarak bir nevi kellesini de kurtardı. Bu kadar yatırıma rağmen Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkı elde edemeseydi kapının önüne konulurdu muhtemelen. Ön elemeyi geçerlerse Şampiyonlar Ligi'ne Frente Atletico ayrı bir renk katacaktır. Hele bir de herhangi bir şekilde Real Madrid ya da Barcelona'yla eşleşirlerse ilerleyen turlarda, tadından yenmez görüntüler oluşacaktır muhtemelen. Torres'in satılması felaket olarak görülürken, onun gittiği sezon bu başarının gelmesi ironik gerçekten. Ama satılırken kazandırdığı para olmasa bu başarı da olmazdı. Aguero, Forlan, Maxi Rodriguez, Luis Garcia, Raul Garcia, Simao, Pernia, Pablo Ibanez... Büyük takımlarla rahatça boy ölçüşebilecek bir kadro. Ki daha bu yıl da takviyeler yapılacaktır mutlaka. Başlarına da Mourinho geçse pek bir güzel olurdu ama bu sadece benim hayalim tabi...

Beklendiği gibi...

Premier Lig kimseyi şaşırtmadan Manchester United'ın zaferiyle sonuçlandı. Puan puana biter diye bekleyenler yanıldı. JJB'den United'ın önde olduğunu öğrenen Chelsea'li oyuncular Bolton'a son dakika hediyesi verdiler muhtemelen. Gerçi o gol gelmese de düşmüyordu Bolton. Big Four yine Şampiyonlar Ligi'nde. Everton, Aston Villa, Tottenham ve muhtemelen Manchester City Uefa'da olacak.(City fair play kontenjanından) Portsmouth-Cardiff finalini kazanan Uefa'ya giden son takım olacak. İnter-Toto'ya katılansa Blackburn oldu. Rekortmen Derby'den sonra Birmingham ve Reading'de Championship'e doğru yola koyuldu. Ronaldo ligi 31 golle tamamladı. Haftaya Guiza 6 gol birden atmazsa altın ayakkabının da sahibi olacak. Artık bu şampiyonluğu Anderson'u da yanına alarak şatosunda hatunlarla kutlar. Ne de olsa Şampiyonlar Ligi finaline var daha. Cech'le çarpışan Terry'nin kolu kırıldı. Finalde olmayacak. Aynı gün hem şampiyonluğu hem kaptanını kaybetmek koymuştur Abramovich'e. Terry'e büyük geçmiş olsun. Bu yıl bize büyük eziyet çektiren Fox'u ve Bilgehan Demir'i seneye görmemek dileğiyle...

11 Mayıs 2008 Pazar

Milli takım aday kadrosu

Fatih Terim kadroyu açıkladı. İbrahim Toraman'ın seçilmesini bekliyordum ama Gökhan çıktı piyangodan. Bütün sezonu sakat geçirmesini dikkate almamış galiba Terim. Emre'nin bu kadar mükemmel oynadığı bir sezonda çağırılmaması en büyük şok benim için. Tecrübesi yok diye çağırmadı desem Kazım'ın da yok, İbrahim Kaş'ın ise Norveç maçındaki 16 dakikadan ibaret. Savunmanın solunda ise Hakan Balta'nın alternatifi yok. Bir sakatlık yaşarsa Uğur'u çekerim oraya diye mi düşündü Terim bilmiyorum. Tolga Zengin yerine Aykut da olabilirdi. Tümer'in Yunanistan'da 10 maçta 5 gol atması cezbetti galiba Terim'i. Ya da 2006'daki gibi yine Tümer'e sarılmayı düşünüyor. Gökhan Gönül ve Sabri varken İbrahim Kaş gereksiz olmuş biraz. Muhtemelen elenecek 3 kişiden birisi olur. En kötüsü de forvet hattı. Seçilen forvetlere kimse birşey diyemez. Kim seçilse diğeri aranacaktı. Mehmet Yıldız, Ümit Karan ilk akla gelenler. Ama bu forvet bolluğunda Terim yapabileceği en uygun seçimi yapmış...

KALECİ: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Rüştü Reçber (Beşiktaş), Tolga Zengin (Trabzonspor)
SAVUNMA: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu (Galatasaray), Gökhan Zan (Beşiktaş), İbrahim Kaş (Beşiktaş), Servet Çetin (Galatasaray), Emre Aşık (Ankaraspor), Hakan Balta (Galatasaray)
ORTASAHA: Uğur Boral (Fenerbahçe), Mehmet Aurelio, Mehmet Topal (Galatasaray), Emre Belözoğlu (Newcastle United), Tümer Metin (Larissa), Yıldıray Baştürk (Stuttgart), Hamit Altıntop (Bayern Münich), Ayhan Akman (Galatasaray), Arda Turan (Galatasaray), Tuncay Şanlı (Middlesbrough), Kazım Kazım (Fenerbahçe), Gökdeniz Karadeniz (Rubin Kazan)
FORVET: Nihat Kahveci (Villarreal), Halil Altıntop (Schalke), Semih Şentürk (Fenerbahçe), Mevlüt Erdinç (Sochaux)

Kaldı iki maç...

U-17 Milli Takımımız dün Sırbistan'la berabere kalarak, grup lideri olarak yarı finale çıktı. Bazı oyuncularımız dinlendirildiği için belki Sırbistan daha üstün gözüktü ama sonuç olarak istediğimiz liderliği elde ettik. Yarı finalde rakip Fransa. Şampiyonluk için iki maçı kaldı Millilerimizin. Neden olmasın ki? 2005'in şampiyonlarının çoğu şimdi nerede bilen yok. Bu çocukların da kaderi aynı olmaz umarım...

Stat: WOW Futbol Merkezi Hakemler: Gediminas Mazeika (Ukrayna), Stanislau Savitski (Belarus), Marjan Kirovski (Makedonya)
Sırbistan: Vilson Cakovic, Zlatko Lišcevic, Nebojša Gavrilovic, Milan Milanovic, Goran Brkic, Aleksandar Ignjovski, Vuk Mitoševic (Dk. 74 Marko Obradovic), Adem Ljajic, Danijel Aleksic, Luka Milivojevic (Dk. 64 Predrag Stevanovic), Stevan Smederevac.
Yedekler: Marko Nikolic, Milan Rodic, Nenad Stjepic, Nemanja Gudelj, Marko Rajic.
Türkiye: Metin Uçar, Sertaç Eren, Abdülkadir Kayalı, Öztürk Karataş (Dk. 41 Batuhan Karadeniz), Gökhan Töre, Volkan Dikmen, Berk Neziroğluları, Sefer Sever (Dk. 68 Soner Aydoğdu), Barış Yardımcı, Muhammet Demir (Dk. 49 Eren Albayrak), Emre Çolak.
Yedekler: Umutcan Yüksel, Erhan Karayer, Özgür Çek, Emrah Yollu, Eren Albayrak.
Sarı Kartlar: Dk. 47 Danijel Aleksic (Sırbistan), Dk. 63 Berk Neziroğluları, 80+2 Gökhan Töre (Türkiye)