26 Nisan 2008 Cumartesi

Penaltı haksız mı bilmem ama...

Fox bu sefer bez bebeği maçtan sonra göstermeye karar verince ağız tadıyla izledik maçı. Penaltı pozisyonunu net göremedik Carrick'in eline çarptı mı çarpmadı mı diye. Ya da Fox gösteremedi. Chelsea kesinlikle hakeden ve daha iyi oynayan taraftı. 2-1'den sonra verdikleri ve önce Ashley Cole'un sonra da Shevchenko'nun çizgiden çıkardığı pozisyonlar pek yakışmadı. Cesur Ferguson'la korkak Grant yer değişti bana göre bu maçta. Ballack - Drogba frikik tartışması ve sonrasında Drogba'nın laflarını dinlemeyip küsen Ballack'la ilgili foto bulamadım. Bulan olur da yollarsa sevinirim. Maçtan sonra Evra kinlenip Stamford Bridge personeline dalmış. Yakıştıramadık kendisine. Premier Lig'de kilitli kalacağız son iki hafta. Hayırlısı olsun...

Biz alırız hem de 3 büyüğe birden!

Celtic'te forma şansı bulamadığı için Everton'a kiralanan ama orada da bir türlü yüzü gülmeyen Gravesen'in menajeri oyuncunun geleceğiyle ilgili ilginç açıklamalar yapmış. "Bu yaz Celtic'den ayrılma ihtimali yüksek. Bu sene fazla oynayamadığı için kendisini isteyen bir kulüp de yok. O yüzden Thomas'ın takım seçme lüksü bulunmuyor. Şu an için en mantıklısı Celtic'e geri dönüp forma için savaşması ancak orada istenmeyebilir."

Müjde medyam müjde! Yeni bir transfer haberi daha çıktı sana. İstersen sorunlu Appiah'ın yerine Fener'e getir. İstersen de sakatlığı can sıkan Linderoth'un yerine Galatasaray'a. Ya da yakın çevresine mutsuz olduğunu bildiren Cisse'nin yerine Beşiktaş'a. Sonra Haim Fresco'nun devreye girmesiyle Galatasaray'ı bir adım öne geçir. Senelik de 2,5 milyon euro fiyat belirlendi mi tamamdır bu iş...

Fenerbache! 2nd best team in Europe

Four four two'nun forumunda gezerken yukarıdaki gibi açılmış bir başlık dikkatimi çekti. Konuyu açan arkadaş Fenerbahçe'nin geleceğin Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olacağını iddia etmiş. Ancak kendisi Fenerbahçe'yi henüz Fenerbache olarak yazabiliyor ve Kezman'ı Mutu sanıyor. Konu ve verilen cevapların linki aşağıda. Yorum sizin...

Daha çoook zarar eder

Wembley Stadı ilk senesinde 40 milyon dolar zarar etmiş. Yetkililer de bu zararı beklediklerini ama ileride kara geçmeye başlayacaklarını söylemiş. Ama bir yandan da faiz oranını düşürmeye çalışıyorlarmış. O stad kar edene kadar daha çok beklersiniz. El oğlu maksimum 120 milyon dolara stadını yaptırırken (Seyrantepe'yi kastetmiyorum onun maketi de var) fazladan gösteriş merakıyla 1,5 milyar dolar harcarsanız bir stada beklersiniz kar etsin diye...

Bir yorum...

"Alex ile Lincoln'ü karşılaştırırsak, ibrenin Alex'ten yana olduğunu herkes görebilir. Bence bu iki oyuncuyu sokaktaki çocuk bile kıyaslamaz. Takıma yaptıkları katkı anlamında; Alex, Lincoln'den 10 gömlek üstün. Kısacası Alex'i, takımına verdiklerini tartışmam bile..."

25 Nisan 2008 Cuma

Anlaması en zor final maçı

Kaptan Fritz Walter ve Teknik Direktör Sepp Herberger omuzlarda
1954 Dünya Kupası'nı nasıl olmuş da Almanlar kazanmış, futbolla içli dışlı olmaya başladığım çocukluğumdan beri en büyük muammadır benim için. 32 maç yenilmeyen Puskas'lı, Kocsis'li, Bozsik'li, Hidegkuti'li efsane Macar takımı hem de 2-0 öne geçmişken nasıl verdi o kupayı Almanlar'a. Gerçi Puskas'ın son dakikada sayılmayan golü ve Almanlar'ın doping yaptığıyla ilgili söylentiler hala devam ediyor ama tarih her zaman şampiyonları yazar. Grupta 8 - 3 mağlup ettiği Almanlar'a üç maç sonra finalde kaybetmeleri hakikaten ilginç. Bir başka ilginç anektod da Macar kaleci Grosics'in finalde yediği 3 golden sonra komünist iktidar tarafından 13 ay boyunca sorgulanması. Allahtan delil yetersizliğinden serbest bırakılmış gariban. Almanlar'ın o günkü kaptanıysa bugün Kaiserslautern'in stadına da ismini veren Fritz Walter...
Puskas'ın altıncı dakikada Macaristan'ı 1-0 öne geçiren golü

Fritz Walter - Puskas

Camacho'da nereden çıktı?

İspanya Milli Takımı'nda Aragones'den sonra görevi devralacak olan isim olarak Del Bosque kesinleşmiş gibiydi. Şimdi bir de Camacho ihtimali çıktı ortaya. Anlayamıyorum hakikaten İspanyolları. Del Bosque bu görev için biçilmiş kaftan. Hem de ondan sonra Real'i toparlayamayıp kovulan hocalardan biri de Camacho. İspanyollar'ın senelerdir uluslararası turnuvalarda bir başarı sağlayabildikleri yok. 2000 Avrupa Şampiyonası ve 2002 Dünya Kupası'nda kendilerini bir yere taşıyamayan, yetmezmiş gibi Benfica'da da elle tutulur bir başarı sağlayamayan Camacho'yu takımın başına getirmeye çalışıyorlar. Real Madrid macerasına hiç girmeyeceğim bile. Piminin çekildiği maçta Leverkusen üçlemişti Real'i. Nasıl bir berbat futboldu o oynattığı? Sadece bir yerde hakkını teslim edebilirim Camacho'nun. O da 2002'de Güney Kore karşısında İspanya'nın hakkı yendiği konusunda. Yoksa yarı final onların hakkıydı. Acaba diyorum bu yüzden mi Camacho'yu düşünüyorlar? Hani Del Bosque'nin de karizması yok ya Şenol Güneş ve Lucescu hesabı...

Haberi olan?

Dokuz gün sonra Uefa 17 yaş altı Avrupa Şampiyonası Antalya'da başlıyor. Kaç kişi yazdı bunu medyada? Ya da maçlar için kuyruğa girip bilet aldım diyen? Daha önce yazmıştık Peru 2005'le ilgili düşüncelerimizi. Haksız olmadığımız bir kere daha çıktı ortaya. En dandik oyuncuyu bile üç büyüklere gol attığı için o hafta manşetine taşıyıp önüne de futbol toplarıyla gol yazıp poz verdiren zihniyetten bahsediyorum. Kaç tanesi acaba bu oyuncularla ilgili başarılı bir habere imza attı? Futbolu seven Antalya seyircisinin Milli takımımızı yalnız bırakmaması dileğiyle...

Peru 2005'le ilgili daha önce yazdığımız yazı,
http://kaledenkaleyegolyok.blogspot.com/2008/03/peru-2005.html

Takım kadrosu ve son haberler için,
http://www.uefa.com/competitions/under17/teams/team=400135/index.html


Taçsız Kral

Metin Oktay'ın uçarak attığı meşhur kafa gollerinden birisi

Şampiyon Arsenal!

Blogda daha önce de söylemiştik Arsenal'in bayan futbol takımı Women's Premier League'de ortalığı kasıp kavuruyor diye. Dün oynadıkları maçta Chelsea'yi 4-1 mağlup ederek bitime üç hafta kala şampiyonluklarını ilan ettiler. Bu şampiyonluk üst üste 5. ve son 16 yılda 10. şampiyonluk. Ayrıca bu süreçte 8 Fa Cup ve 9 Lig Kupası da kazandılar. Harbiden helal olsun. Kupayı da Arsene Wenger'e hediye etsinler...

Chelsea'yi eleyen golü atmak!

Fa Cup'da Chelsea'yi eleyen Barnsley'de o maçın tek golünü atan Nijeryalı Kayode Odejayi milli takıma davet edilmiş ilk kez. Bu sezon 27 maça çıkıp sadece 4 gol atan bir forvet oyuncusu Martins, Kanu ve Utaka gibilerle aynı kefede. Mastercard'ın 'paha piçilemez' reklamlarına benziyor biraz. Artık sıra Dunga'da. Haydi Deivid milli takıma...

Finale son iki bilet...

Bayern Uefa'yı alır mı bilinmez ama Getafe maçından sonra ne kadar hakettiklerini iyice sorgular oldum. Getafe'ye son dakikada yediği golle avantaj veren, sonrasında da son dakika golü atarak turu geçen Bayern için artık 'ciddiye almıyorlar' yorumu fazlasıyla gereksiz. Güçlerinin bu kadar olduğu kanaatindeyim. 'Üstün Alman Teknolojisi' koca bir balon. Maçı izlemedim ama 82. dakikada Zenit'in topunu Ze Roberto son anda çizgiden çıkarmış okuduğuma göre. Eğer o pozisyon da golle sonuçlansa Zenit Leverkusen'den sonra bir başka Alman takımını daha şoka uğratabilirdi. Herşeye rağmen Bayern finale çıkacaktır. Rusya'da Toni de takımda olacak. Zenit ise Arshavin ve Ricksen'i çok arayacak. İkisi de buraya gelene kadar önemli işler yaptılar. Bayern muhtemelen işi İspanya'daki kadar zor bir duruma sokmadan geçer turu.

Fiorentina inanılmaz işler yapıyor bu sezon. Ligde ilk dörde girmeye çok yakınlar. Haftasonu Sampdoria'yı mağlup ederlerse ilk dört büyük ölçüde garantilenir. Rangers bana kalırsa Uefa'daki en büyük sürpriz bu sezon. Oynadıkları futbol hakikaten berbat ve ite kaka geldiler buraya kadar. Walter Smith'e kendi elleriyle yarattığı İskoçya Milli Takımı'nı Rangers için bırakıp gittiğinden beri uyuzum zaten. Yine bu maçı da izleyemedim ama öğrendiğime göre Fiorentina galibiyeti kaçırmış. Maç boyu üstün oynamışlar ve Rangers'ı hapsetmişler. Artemio Franchi'de bu kadar cüretkar olmadan bu işi bitirirler haftaya. Manchester'da oynanacak Bayern - Fiorentina finali keyifli geçecektir muhtemelen...

24 Nisan 2008 Perşembe

Akıllanamamak...

"Kupalar kazanan bir takımken bu durumlara düşme sebebimiz Perez'in takımdaki üç Fernando'yu yollamasıyla başladı. Redondo, Morientes, Hierro..." Raul'un 2003'te başlayan kupasız süreci en iyi şekilde anlatan demeci...

"Ibra? Mükemmel bir oyuncu ve kesinlikle takımımda görmek isterim." İki gündür gündemde olan Real Madrid - Ibrahimovic flörtüyle alakalı Schuster'in açıklaması...
Ard arda en büyük yıldızları kadrosuna katarak "Los Galacticos" ünvanı kazanıp bunu nimetten sayan Real Madrid 2003'teki lig şampiyonluğundan sonra ilk kupasını geçen yıl kazandı. Bu yıl da şampiyonlukları kesin. Sadece Zidane ve Figo'nun olduğu yıllar güzeldi Madrid'de. Sonrasında Makalele yollandı ve Beckham, Owen, Cassano tarzı transferlerle işin tadı kaçtı. Savaşmayan bir takım çıktı ortaya. İki yıldır daha mantıklı transfer hamleleri içindeler. Kadroya bakınca Zidane, Figo, Ronaldo gibi dünya futbol tarihinde de önemli yer edecek yıldızlar çoğunlukta değil belki ama Raul liderliğinde oynadıkları takım oyunuyla kazandılar son iki şampiyonluğu. Klasik tabirle generallerden çok savaşçı oyuncularla. Bu şampiyonluklar yine gaza getirmiş olacak ki Ibrahimovic tarzı adamlarla yeniden generaller takımı olma yolunda ilerliyorlar. Hem de gözlerinin önünde Barcelona'nın bu yıl düştüğü duruma aldırmadan. Kupasız geçecek nice senelere...

16.07.1950

Brezilya futbol tarihinin en dramatik günü. O zamanki formata göre gruplarını lider tamamlayan 4 takım final grubunu oluşturuyordu ve bu grubun lideri dünya şampiyonu oluyordu. Grubun son maçında Brezilya Uruguay karşısında berabere bile kalsa şampiyon olacak. Friaça'nın 47'de attığı golle öne de geçiyorlar. Ama önce Schiaffino sonra da Ghiggia'yla gelen (ilk resim) Uruguay golleri Maracana'daki 199.954 kişiyi ölüm sessizliğine büründürüyor. Bu sayı aynı zamanda bir maçtaki en fazla seyirci rekoru. Uruguay 1930'dan sonraki ikinci ve son şampiyonluğunu kazanırken, Brezilyalılar kendi evlerinde kazanamadıkları şampiyonluğu İsveç 58'e erteliyorlar...


Chilavert'in kulakları çınlasın!

Libertadores'de Flamengo'nun Coronel Bolognesi'yi 2-0 mağlup ettiği maçta açılış golü kaleci Bruno'nun frikiğinden geldi. Ivankov penaltıları güzel kullanıyor ama Bruno'yu izleyip frikik çalışsın biraz da...

İnandırıcı açıklama!

" Milan başkanlığını bırakmam gerekiyor ve bu bana büyük bir acı veriyor. Yeni görevimle beraber başkanlığı yürütmem doğru olmaz. "
Berlusconi'nin yeni başbakanlık sürecinde Galliani piyon başkanlığa yeniden dönecek...

Hall of Fame

Neredesin 99 ruhu?

"İnsanlar hep Ronaldinho'dan, Eto'o'dan ve benden bahsediyor. Larsson bu gece her zaman olduğu gibi öyle bir parladı ki onun yanında sadece figüranları oynadık." Henry'nin 2006 Barcelona - Arsenal finalinden sonraki açıklaması...

2006 finalinde Larsson sıkışan oyuna girip iki asistle çözmüştü Arsenal savunmasını. O yüzden maçı izlerken Henry'nin sözlerini hatırladım. Dün bir ara %65'e 35 gibi topla oynama yüzdesine sahipken bile Barcelona bir lider arayışı içerisindeydi. Ronaldinho sezonu kapamış, Deco senelerdir aradığı liderlik fırsatını yakalamış ama hala sakatlığın etkisinde, Messi'yi de Park sahadan silince Barca kendisine liderlik edecek birisini bulamadı sahada...

Günlerce tüm dünyanın beklediği maç başladığı gibi bitti. Beklentiler belki de 99'daki 3-3'lük iki maçtan dolayı oluşmuştu ama kimse bu kadar da keyifsiz bir maç beklemiyordu. Oyuna henüz ısınamadığından olsa gerek, ( Fergie öyle dedi maçtan sonra) Ronaldo penaltıyı kaçırmasa belki Barca daha çok riske girecek Manchester daha fazla kontraatağa çıkacaktı ama olmadı. Beklentiler Old Trafford'a kaldı...

23 Nisan 2008 Çarşamba

Muhtemel

Fergie'den inciler


"Bütün dünya Manchester - Barca maçını finalde izlemeyi tercih ederdi ve bu kesinlikle en fantastik final maçı olurdu."

1 - 1'lerini yediler :)

Liverpool dört yıldaki üçüncü finale çıktı yine diyordum ki Riise'nin anlamsız kafa vuruşu geldi. Karşılaştıkları yarı final maçlarında Chelsea'nin Anfield'da attığı ilk gol olarak da kayıtlara geçti aynı zamanda. Mourinho - Benitez kapışmalarındaki gibi sıkıcı geçmedi bu sefer. Demek ki Benitez, Grant için bir takıntı edinmemiş henüz. Bu saatten sonra Chelsea turu verir mi? Bana düşük bir ihtimal gibi geliyor. Ne de olsa Liverpool'da şimdiye kadarki eşleşmelerin hiçbirinde Stamford Bridge'de gol atamadı. Mourinho'nun yapamadığını Grant yaparsa hakikaten içinden çıkılmaz, trajikomik bir hal alacak durum.

Oynadığı kötü futbol ve Fenerbahçe'yle eşleşmesi yüzünden şampiyonluk adayımın Chelsea olduğunu sadece yakın çevreme söyleyebilmiştim. Hala bu tezimi savunacak bir futbol oynamasalar da ben bu yıl kupayı alacaklar diyorum. Bu arada Chelsea ne çekiyorsa bu Star'ın spikerlerinden çekiyor. Barcelona eşleşmelerinde Ertem Şener Barca kongre üyesiymiş gibi davranıyordu. Dün de Gökhan Telkenar nedendir bilinmez Chelsea'ye salladı durdu. Star'ın spiker sorununa acil çözüm bulması dileğiyle...

22 Nisan 2008 Salı

Muhtemel

Süper yedek Schwarzer!

Middlesbrough kalecisi Schwarzer'dan hiç haz etmem. Hatta eğer Boro kalesinde Schwarzer yerine daha iyi bir kaleci olsa her sezon bir kaç sıra daha yukarılarda olacaklarını iddia ederim. Bu arkadaşın sene sonunda Boro'yla sözleşmesi sona eriyor. Southgate daha önceden yeni sözleşme için pek hevesli olmadıklarını söylemişti. Söylentilere göre Juventus, Bayern Münih, Fiorentina peşindeymiş Schwarzer'ın. Juve ve Fiorentina Buffon'la Frey'in yedeği olarak düşünüyordur muhtemelen ama Bayern Kahn'ın yerine onu düşünüyorsa oturur ağlarım. Gerçi onlarda Kahn'dan sonra transfer yapmayacaklarını ve Rensing'in kaleye geçeceğini defalarca belirtmişti.
Söylentiler gerçekleşirse Schwarzer seneye yedek kulübesinde dinlenerek futbol hayatının son demlerini yaşayacak. 36 yaşında bundan daha iyi bir emekli ikramiyesi bulamazdı herhalde kendine. Ama olur da Juve'ye gider ve Buffon'a birşey olursa Serie A tarihine " İkinci Kalac Vakası " olarak geçeceğinden hiç şüphem yok...

Formasını da emekliye ayırın!

Haber aslında cuma gününün ama malum aile ziyaretimiz yüzünden giremiyoruz bloga kaç gündür. Ferdinand ve Carrick'le beraber Wes Brown'da sözleşmesini uzatmış Manchester'la. Hem de 2013'e kadar.
Bu adamı oldum olası sevemedim bir türlü. Senelerdir Gary Neville ya da Ferdinand sakat ya da cezalı olunca hep yerlerine 11'e giren ilk adam oldu. Sağ bek oynadığı zamanlarda olumlu bir ortasını göremiyorum. Savunmanın ortasında oyun kurma adına daha bir tane mantıklı pasını göremedim. Sorumluluk neredeyse hiç almıyor. Arsene Wenger olsa 24'ü dolmadan koymuştu kapıya. Ferguson 98'den beri oynatıyor ve adamdan memnun da. Bu sene kontratı bitiyor artık West Ham, Middlesbrough tarzı bir takıma gider diye düşünüyordum ki uzattılar yine kontratını. Bunu yapan Ferguson olmasa çok daha ağır konuşurdum ya şimdilik Allah akıl fikir versin diyorum sadece...

Cevat Güler - ' Voro '

Koeman'ın yerine eski futbolcuları ve altyapıda görev yapan `Voro' lakaplı Salvador Gonzalez Marco'yu göreve getirmiş Valencia yönetimi. Son beş haftada takımı küme düşürmemek için çabalayacak `Voro'. Kalli'den sonra daha iyi bir futbol oynayan Galatasaray'da Cevat Hoca sihirli değnek değdirmedi takıma. Sadece, herkesi oynaması gereken yere ve oynaması gerektiği gibi yerleştirdi. Valencia'nın yeni hocası da bu felsefeyi benimserse o kadro zaten son 5 haftanın 4ünü galip kapatır. Kendisine yegane tavsiyemiz budur. *Bir de Albelda dönse daha hoş olurdu ama... *

Bu arada yeni hoca hakkında bilgisi olmayanlar için; 'Voro' 85-93 arası Valencia'da oynamış. Bir de nasıl ballı bir dönemi tutturduysa İspanya formasını 9 kez giymesine rağmen 94 Dünya Kupası'nda yer alabilmeyi başarmış. Henüz bir fotoğrafını bulamadığımdan Koeman'ın fotoğrafını son kez tahammül ederek koydum...

*(Canizares ve Angulo'dan pek haz etmediğimden sadece Albelda dönse diyordum. O da davalık olduğundan zor gözüyle bakıyordum ama Aceto üstad üçü de döndü takıma demiş. Hayırlısı olsun...)

Takım düşüyor Porche kimin umrunda!

Resimdeki Porche Psg'den Sylvain Armand'a ait. Takımları düşmek üzere olan, 22 yıllık taraftar grupları kapatılan ve Caen yenilgisinden sonra başkanı da istifa eden Psg taraftarından futbolculara küçük bir uyarı. Dayanamayıp tesisi basmışlar sonunda ve duvarlara yazılar yazıp Porche'yi biraz okşamışlar. Sonrası malum polis gelmiş bunları uzaklaştırmış falan.

Psg'yi hep Nba'den New York Knicks'e benzetmişimdir. İkiside başkent takımları. Taraftar desteği, tesis, popülarite hep var ama başarı ters orantılı. New York seyircisinin kültüründe tesis basmak pek yok ama ne de olsa Nba'de de küme düşmek yok...