8 Mart 2008 Cumartesi

Ribery’nin golü Van Bommel’e 100 euroya patladı


Bayern’in Anderlecht’i 5-0 yendiği maçta takım arkadaşı VanBommel ile iddiaya giren Franck Ribery, frikikten golü bulunca 100 euro kazanmış. Antrenmanlarda Ribery ile frikik çalışan Kahn ‘hafta içi topu tellerin üzerinde atıyordu, haberim olsa bende iddiaya girerdim’ demiş. Ribery’nin her geçen gün kendini geliştirmesi, bir dünya yıldızı olması Galatasaraylı yöneticileri kahrediyor olsa gerek!

İlk cevap Keane'den


Fifa başkanı Blatter kasıtlı faul yapan oyuncular ve onları cesaretlendiren teknik direktörler hakkında bir sınırlama olması ve yasalar karşısında da hesap vermeleri gerektiğini söylemiş. İlk yanıt Roy Keane'den gelmiş: "Beni hapse attırmalıydı." Bu arada şimdi dikkat ettim de Keane'in bu fotosu Prison Break'teki Dominic Purcell'e çok mu benziyor ne?

7 Mart 2008 Cuma

Ömür boyu kalmalı


Sir Alex Ferguson Manchester United'ı bırakma tarihinin belli olmadığını açıkladı. "Şu anda 66 yaşındayım. Belki üç ya da dört sene daha devam ederim belki de yarın bırakırım. Sağlığımın elvermesi de önemli. Ama hala ilk günkü tutkuma sahibim." diye açıklamada bulunan İskoç teknik adam kendisinden sonra takımın başına geçecek isim olarak da yardımcısı Carlos Queiroz'u işaret etti. Queiroz'un başarısız Real Madrid tecrübesini unutmuş değiliz. Bizce ne olursa olsun Ferguson ömür boyu kalmalı. Daha önce 2005'te bırakacağını açıklamıştı ama ne o United'ı ne de Old Trafford sakinleri onu uzun süre bırakacak gibi görünmüyor...

UEFA Gecesi

Öncelikle yoğun bir okul günü yaşadığımdan ve telekomun anlamsız internet kesintisinden mütevellit yazım bu saate kaldığı için özür diliyorum. Maçları izleme fırsatım olmasa da skorlar üzerinden birkaç şey söyleyebilirim sanıyorum.

Şampiyonlar Ligi'nin kralı İngilizler Uefa'da kötü bir gece geçirdiler cidden. Bolton'ın aldığı sonuç kimseyi şaşırtmadı. Muhtemelen Lizbon'daki rövanşta elenirler. Ligde kalma mücadelesi verirken buraya kadar gelmeleri bile büyük başarı onlar için. Bu arada Sporting'li Vukcevic'in performansı dikkat çekmeye devam ediyor. Everton'da İtalya'da hüsrana uğrayıp döndü. Artemio Franchi'den iyi sonuç alarak dönebilecek olan kaç takım olabilir ki zaten? Muhtemelen Fiorentina bu turu bırakmaz bundan sonra. Everton'da ligindeki dördüncülük kağışmasıyla devam eder yoluna.


Benim için gecenin en şok edici sonucu Tottenham-PSV maçından geldi. Açıktan sempatizanı olduğum Spurs'ün Uefa'nın favorisi olduğunu iddia ederken, kendi evlerinde
kaybetmelerini beklemiyordum açıkçası. Yine de Spurs deplasmanda da bu turu geçen taraf olabilir. PSV'nin rövanşta en önemli kozu taraftarı değil tecrübesi olacaktır. Bir dahaki maç gerçekten keyifli geçecek gibi. Rangers'ın Werder'i 2-0 gibi net bir şekilde yenmesi de şaşırttı beni. Okuduğum kadarıyla Wiese hatalıymış gollerde. Bu adam da hep önemli maçlarda yapıyor hataları. Juve maçını unutmadık hala. Rövanşta Werder'in turu geçmesi için çok uğraşması lazım ama zor gözüküyor. Getafe ilginç takım gerçekten. Ne zaman, nerde kimi yenecekleri belli olmuyor. Cardozo'nun erken kırmızısı da işlerine yaradı ama yine de Getafe'nin son iki yıldır yaptıkları göz ardı edilemez.



Benfica'da artık Camacho'yu kovsun. Leverkusen Hamburg eşleşmesinde düğüm çözülmüş değil gibi. 1-0 avantaj gibi dursa da rövanş kıran kırana geçecektir. Marsilya ligde de Uefa'da da Gerets yönetiminde yükselişine devam ediyor. Alınan skor iyi ama Arshavin'in attığı gol Zenit'e rövanş için umut verdi. Rusya'da kolay olmayacak Marsilya'nın işi. Bayern'e değinmiyorum bile. Zaten açık ara favorisidir bu kupanın ve dün gece bunu herkese ilan ettiler. Yine de beş gol ağır olmuş biraz. Üzüldüm de Anderlecht'e...

Futbol Ekranı



7 Mart Cuma

20.00 Gençlerbirliği - Beşiktaş (Lig Tv)

21.30 B. Dortmund - H. Berlin (Ntv Spor)

8 Mart Cumartesi

13.00 Giresunspor - Kartalspor (D Spor)

14.45 M. United - Portsmouth (Tv8)FA Cup

16.30 B. Münih - Karlsruhe (Ntv Spor)

17.00 Liverpool - Newcastle United (Fox)

18.10 Rennes - PSG (Kanal A)

19.00 Galatasaray - Kayserispor (Lig Tv)

19.00 İnter - Reggina (24)

21.00 R. Madrid - Espanyol (Ntv Spor)

9 Mart Pazar

13.00 Diyarbakırspor - Mardinspor (D Spor)

15.00 Trabzonspor - Kasımpaşa (Lig Tv)

16.00 Empoli - Milan (Ntv Spor)

19.00 Fenerbahçe - V. Manisaspor (Lig Tv)

19.00 O. Marsilya - S. Etienne (Kanal A)

20.00 Bristol Rovers - W. Bromvich ( Tv8 ) FA Cup

21.10 Boca Juniors - İndependiente (Ntv Spor)

22.00 O. Lyon - Bordeaux (Kanal A)

22.00 Barcelona - Villarreal (Ntv)

10 Mart Pazartesi

19.00 Kocaelispor - Karşıyaka (D Spor)

6 Mart 2008 Perşembe

Hala lider, hala çok özel


Veron Avrupa'dan ayrıldı ama ilerleyen yaşına rağmen formundan hiçbir şey kaybetmedi. Takımının Danubio'yla deplasmanda oynadığı Libertadores maçında, penaltıdan bir gol attı bir de attırdı. hem de takımı on kişi kalmış ve 1-0 mağlupken. Riquelme ve Palermo için sadece La Bombonera'da güzel dedik ama sen Avrupa'da da güzeldin be Veron. 9 Mart'ta 34. yaşına girecek. Şimdiden nice yıllara...

Kuyruk acısı...


Geçenlerde Arsenal kaptanı Gallas, Walcott'un Arsene Wenger'in önderliğinde İngiltere'nin yeni Rooney'si olacağını söylemişti. Bu açıklama bazılarına çok dokundu. Blackburn'ün Arsenal'den yetişme kanat oyuncusu David Bentley Walcott'a hitaben "Düzenli forma bulamazsan ayrıl ve kariyerine başka bir yön ver. Kariyerin Arsenal'de başlayıp orada bitmek zorunda değil." açıklamasında bulunmuş İngiliz basınına. Şahsen beğendiğim bir oyuncudur Bentley. Aliadiere gibi uzun süre Arsenal'de düzenli bir yer edinmek için uğraştı. Olmayınca Blackburn'e geçti. İki sezondur da muhteşem oynuyor. Mc Laren onun için "Yeni Beckham" bile dedi. Gerçi söyleyen Mc laren olduğundan pek ciddiye alınmasa da olur. Ama ben bu son açıklamasını yadırgadım Bentley'in. Walcott takır takır oynuyor Arsenal'de. Milan maçında bile girdi oyuna yaptı Adebayor'a asisti. Rooney benzetmesine pek katılmasam da Wenger'le beraber her sene daha da büyüyeceğini düşünüyorum. Bentley'in açıklamaları ise sadece kuyruk acısı bence...

Ertelenen hayaller...


Santiago Bernabau'da seneler sonra ilk defa bu kadar umutluydu Madrid taraftarı. Bir zamanlar her iki senede bir Avrupa'da kupa kazanan takımlarının geri döndüğünü düşünüyorlardı. Bu sene Şampiyonlar Ligi'ni kazanabileceklerine gerçekten inanmışlardı. Ama Spaletti ve Roması yerle bir etti bu hayalleri. Aquilani'nin 30 saniye arayla çektiği iki şuttan biri gol olsaydı da tur atlasaydı Roma daha bir güzel olurdu gerçi ama birinde direk diğerindeyse Casillas izin vermedi. Cannavaro bir daha Avrupa kupası kaldırabilme fırsatı yakalayabilir mi bilinmez. İtalyanlar taraftarlarına geçen yılki 7-1'i unutturmak için uğraşmaya devam ediyor ama çeyrek finalde tekrar Manchester gelirse sonuç yine hüsran olur kanımca...

Sadece Neuer gerisi yalan


Goal dergisi "takımları için en değerli oyuncular" listesine 30. sıradan almıştı Neuer'i. Dün geceki maçla beraber on sıra yükselmiştir sıralamada muhtemelen. Maçın özeti akın akın gelen Porto'ya karşı genç kalecinin kurtarışlarıydı. Fucile atıldıktan sonra direnci de kırıldı Portekizliler'in ama bütün gece kalecisine hiç yardım etmeyen Schalke savunmasının hatası penaltılara götürdü maçı. Neuer yine sahneye çıktı ve iki penaltı kurtarıp bir üst tura çıkardı Almanlar'ı. Şimdi herkes çeyrek finalde Fenerbahçe'nin karşısına istiyor Schalke'yi. Eğer bu eşleşme gerçekleşirse, dün gece 10 kişi kalan Porto'ya uzatmalarda bile ezilen bir Schalke karşısında yarı final görür rahatlıkla Fenerbahçe...

Heyecan yaratmayan tek maç


Sürprize en kapalı maçıydı gecenin. Beklendiği gibi de oldu. Yunanlılar pek bir varlık gösteremedi Stamford Bridge'de. Ballack ve Lampard'ın erken golleri bitirdi Olimpiakos'un tur umutlarını. Kalou'da kapanışı yaptı. Daha farklı bitmediği için sevinmeli Yunan takımı. Yine de bu yıl önemli bir aşama kaydettiler...

22'yi reddetmiş!


Aslında geçen yıl parlayıp Avrupa transfer borsasını hareketlendirmesini bekliyordum ama Palermo'nun başlarda yakaladığı mükemmel form yerini önlenemez bir düşüşe bırakınca o da bir sene daha bekledi. Palermo başkanı Zamparini "İspanya'dan bir kulüp 22 milyon euro teklif etti ama reddettim. 25'ten aşağısına asla olmaz. Yakın zamanda istediğimiz fiyata bu iş bitebilir." demiş. Amauri fiziğiyle tekniğini birleştiren oyunculardan birisi ama 25 milyon euro'da etmez bence. Ogan Tarhan Show Tv'de yorumculuk yaptığı saçma iddaa programında "Amauri'yi sene başında Aziz Yıldırım'a önerdim ama pahalı buldu. Sonra da Palermo onu transfer etti." demişti. Çeyrek finale çıkan Fenerbahçe'de Kezman yerine Amauri olabilirdi şimdi...

5 Mart 2008 Çarşamba

Altı hafta


Dün gece yapılan Barcelona-Celtic maçında Messi sakatlanıp oyundan çıkmıştı. Bugün belli olmuş. Altı hafta oynamayacakmış. Puyol da medyaya yüklenmiş Messi'yi oynattığı için eleştirilen hocası yüzünden. Deplasmanda kazanılan bir maçtan sonra turu geçmek için illa ki Messi'ye ihtiyaç var mıydı denilebilir belki ama Puyol'dur, büyük kaptandır. Kızıyorsa vardır bir bildiği...

Çarşamba







Gecenin diğer maçları...


İtalya'da son şampiyon Milan 84'de Fabregas ve 90'da Adebayor'un gollerine engel olamadı ve veda etti. Arsenal oyuncuları ilk maçtan beri verdikleri tüm demeçlerde turdan çok emin konuşuyorlardı. Dedikleri gibi de oldu. Daha çok istediler. Senderos'la, Eboue'yle önemli pozisyonlar yakaladılar. Bir topu direkten dönen Fabregas'ın attığı gol mükemmeldi. Wenger'in 0-0'ken Eboue'yi çıkarıp Walcott'u alması da cesurcaydı. Maçla ilgili söylenecek en güzel söz hücum futbolunun defansif futbola üstün geldiğidir.


Old Trafford'da Manchester United Ronaldo'nun bu sezon toplamdaki 30. golüyle Lyon'u eledi. Birisi artık Ronaldo'yu durdurmalı. Fransızlar çeyrek finalden ilerisini göremedi şimdiye kadar. Bu sefer de ikinci turda elendiler. Açıkçası maçta iyi oynadıkları söylenemez. Zaten ilk maçta Tevez'den son anlarda yedikleri gol bitirmişti tur umutlarını. Maçtan sonra Perrin ve Benzema'da aynısını söylediler zaten...


Barcelona Hampden Park'daki maçı kazanarak Nou Camp'ı bir formaliteye dönüştürmüştü. Bu maçta da Xavi'nin erken gelen golüyle turu atladılar. Sakatlandığında sahayı gözyaşları içinde terkeden Messi'nin sakatlığı uzun süreliyse eğer, Barcelona Şampiyonlar Ligi'ni alır diyenler tekrar düşünmeli bence. Celtic bu sene de ikinci turda elendi. Maçta elle tutulur bir pozisyonları da yok zaten. Daha farklı da yenilebilirlerdi. Strachan; son iki yılda edindikleri tecrübeyle, kadroya takviyeler yapıp seneye daha iyi yerlere geleceklerini söylemiş. Samaras'ı kastetmiyordur herhalde takviye olarak...

İyiler hep kazanır...


İlk maçtan sonra Sevilla'lı oyuncular her topta yerlere yatıyor ve sürekli oyunu katletmeye yönelik oynuyor diye "Sevilla'yı da kaybetmek" diye bir yazı yazmıştım. Birçok Fenerbahçeli arkadaştan tepki almıştım bu yazımdan dolayı taraflı olduğum konusunda. Bugün sahada yine aynı Sevilla vardı. Yerden kalkmayan, vakit geçirmeye oynayan, futbolu çirkinleştirmek için elinden geleni yapan bir oyun sergiledi İspanyollar. Ve yine ilk maçta olduğu gibi Fenerbahçe cezayı kesti. Hayatında 3-5 tane maç izlemişliği olan bir kız arkadaşım bile maç sırasında bana mesaj attı "Sevillalılar çingene gibi oynuyorlar" diye. Üzerinde durulması gereken önemli noktalar var. Öncelikle iki takım ilk eşleştiğinde ben de dahil herkes Fenerbahçe'yi elemişti. "Dani Alves-Jesus Navas ikilisi Fenerbahçe sol kanadını felç edecek, mahvedecek." türünden fikirler üretmiştik. İki maç sonunda da gördük ki Avrupa'da hiçbir takım Fenerbahçe'yi kolayca yenemez. Uğur Boral bugün tek başına dağıttı Sevilla'nın sağ kanadını. Orta sahada Keita ve Poulsen çaresizdi pres karşısında. Jimenez bir de Renato ve Maresca'yla denedi yine olmadı. Capel Avrupa'da en iyi genç oyunculardan biriymiş. Tamamen balon. Volkan sayesinde attıkları ilk iki gol olmasa Fenerbahçe işi penaltılara bile bırakmazdı. Volkan da penaltılarda affettirdi zaten kendini. Artık Fenerbahçe Avrupa'da kimle eşleşirse eşleşsin kesinlikle kolay lokma olmayacağını, Old Trafford'da bile üç farklı geriye düşse oyundan kopmayacağını gösterdi herkese. Tek anlayamadığım Edu'ya penaltı kullandıran zihniyetti. Gerçekten anlayamadım. Sonuç olarak artık Fenerbahçe Avrupa'nın elit kulüplerinden biridir. Kağıt üzerinde de en iyi sekiz takımdan biridir. Mentalite olarak da Türkiye'nin ilerisindedir. Futbolu çirkinleştirenlere cezayı kesen kulüptür. Tebrikler...



4 Mart 2008 Salı

Şimdilik satmadılar...


Liverpool'un Amerikalı sahipleri Tom Hicks ve George Gillett Jr., Dubai International Capital'in kulübü satın almak için yaptığı £400 milyon'luk teklifi reddetti. Dün Dubai şirketi Amerikalılar'a teklifin kabulü için 24 saat mühlet vermişlerdi. Hicks kendi elindeki yüzde 50'yi satmaya başından beri gönüllü değil. Gillett ise satmayı istiyor. Ama Hicks'in Gillett'in satışını da engelleyebileceği söyleniyor. İkili geçen yıl kulübü £218 milyon'a satın almışlardı.

Bu Amerikalılar geldiğinden beri hiç gözüm tutmamıştı ikisini de. Benitez'in arkasından çevirdikleri Klinsmann işini basına açıkladıklarında uyuz olmuştum özellikle. Zaten taraftarlar da nefret ediyor bu ikisinden. Dünyanın en çok sevilen kulüplerinden birini ne hale getirdiler. Keşke taraftarlar para toplama işinde başarılı olsa da onlar satın alabilse kulübü...

Giden davacı, gelen alkollü!


Bu sene Valencia'da işler gerçekten hiç iyi gitmiyor. Koeman'la birlikte daha da gerilere gittiler ve şimdi Kral Kupası sayesinde kulüpte sular biraz duruldu. Koeman'ın takımla ilişkisini kestiği Albelda bir tazminat davası açmıştı Valencia'ya. 60 Milyon dolarlık. Dava sonuçlandı ve Albelda'nın talebi yargı tarafından reddedildi. Albelda gibi orta sahanın ortasında görev yapan (ön libero geyiğine girmeye lüzum yok) ve devre arasında Boca Juniors'dan transfer edilen Ever Banega geçen gün alkollü araba sürerken enselenmiş. Valencia'nın web sitesinden yapılan açıklamaya göre polis bu konu hakkındaki soruşturmasını bitirdiğinde kulüp içinde durum değerlendirilecek ve Banega'ya ceza verilip verilmeyeceği kararlaştırılacakmış. Valencia bu sene orta saha oyuncularından çekiyor ne çekiyorsa...

Chelsea mi? Yok öyle bir şey...


Barcelona teknik direktörü Rijkaard Chelsea'yle görüştüğü haberlerini yalanlamış. Özellikle Chelsea'nin Tottenham'a kaybettiği Lig Kupası ve Barcelona'nın ligde tekrar Madrid'den uzaklaşmasından sonra Avrupa basını bu iki bahtsız bedevinin izdivacını uygun görmüştü. Ama bugün yaptığı açıklamada Rijkaard "Chelsea'yle görüştüğüm şeklindeki dedikodulardan haberim var. Ama bunlar sadece dedikodu ve ne beni ne de takımımı hiçbir şekilde etkilemiyor." şeklinde konuşmuş bugün basına. Eğer böyle birşey olur da Rijkaard mavilerin başına geçerse, kanlı bıçaklı olduğu Mourinho'nun yorumu ne olur acaba? O da intikam için Barcelona'ya mı gider ki?

Muhtemel 11'ler











3 Mart 2008 Pazartesi

Oğlunu da al git Gökçek!


İ.Melih Gökçek onursal başkanlığındaki Ankaraspor Aykut Kocaman'dan sonra göreve gelen Hikmet Karaman'la da yollarını ayırdı ve Saffet Susiç'le anlaştı. Başarısızlığın sorumlusunu bulmakta uzmanlaşan Melih Gökçek ve şube sorumlusu oğul Ahmet Gökçek bir kez de çuvaldızı kendilerine batırsalar?

180


Bu hafta 34 yaşındaki golcülerin onurlandırılma haftasıydı sanki. Arjantin Clasura'da Boca Juniors Gimnasia deplasmanında 1-0 kazanırken, penaltıdan maçın tek golünü kaydeden Martin Palermo Boca Juniors'daki 180. golünü kaydetti. Ayrıca bu golle Boca Juniors tarihinin en golcü oyuncusu oldu. Villarreal, Betis ve Alaves'de boşa geçen dört sene de olmasaydı çoktan 200'ü geçmiş olurdu bu rakam aslında. Bu sene başında neredeyse Gençlerbirliği'ne geliyordu hatırlarsanız. Sen hep Boca'da kal Palermo. Çünkü Riquelme gibi en çok La Bombonera'da güzelsin...

European Golden Boot


Hazır Phillips'in altın ayakkabısından bahsetmişken bu ödül hakkında da birkaç şey söylemeden geçmeyelim. 67-68 sezonundan beri Avrupa liglerindeki en golcü oyuncuya verilen bu ödülü ilk olarak Portekiz'in efsane oyuncusu Eusebio kazanmış. Şimdiye kadar üç kere kazanabilme başarısını gösteren bir oyuncu yok. Ama birçok oyuncu tarafından iki kere kazanılmış. Eusebio, Gerd Müller, Mario Jardel, Thierry Henry bu oyunculardan bazıları. Son 10 yılda kazanan oyuncular ise şu şekilde...


97-98 Nikos Machlas Vitesse Arnhem 34
98-99 Mario Jardel FC Porto 36
99-00 Kevin Phillips Sunderland 30
00-01 Henrik Larsson Celtic FC 35
01-02 Mario Jardel Sporting CP 42
02-03 Roy Makaay Deportivo 29
03-04 Thierry Henry Arsenal 30
04-05 Thierry Henry Arsenal 25 - Diego Forlan Villarreal 25
05-06 Luca Toni Fiorentina 31
06-07 Francesco Totti Roma 26

Bir zamanlar Avrupa'nın kralıydı...


İngiltere Championship Ligi'nin bu sezonki en değerli oyuncusu West Bromwich Albion'ın 34 yaşındaki oyuncusu Kevin Phillips seçildi. Bu sezon attığı 17 golle takımını dördüncü sıraya taşıyan oyuncuyu çoğumuz Sunderland yıllarından tanıyoruz. O zamanlar Sunderland şimdiki Everton gibi ilk dördü zorluyor, Stadium of Light'ı dolduran seyirciler Phillips'in golleriyle çoşuyordu. 99-00 sezonunda Sunderland'de attığı 30 golle Avrupa Altın Ayakkabı ödülünü kazandı. Hepimiz hangi büyük takıma transfer olacak acaba diye beklerken o Sunderland'de kaldı ve sonrasında da kariyeri düşüşe geçti. Ama o golcülüğünden ve profesyonelliğinden hiç ödün vermedi. Ne diyelim? Golcü her zaman golcü! Gençken altın ayakkabı kazandı, şimdiyse W.B.A'yı Premier Lig'e taşımak için atıyor gollerini...

Şampiyonlar Ligi

Salı
Sevilla - Fenerbahçe Star 21:45
Milan - Arsenal Star 23:40
Manchester - Lyon
Barcelona - Celtic

Çarşamba
Real M. - Roma Star 21:45
Porto - Schalke Star 23:40
Inter - Liverpool
Chelsea - Olympiakos

2 Mart 2008 Pazar

Avrupa'da bu hafta


İngiltere’de lider Arsenal Emirates Stadium’da 1 puanı son dakikada kurtardı. 27.dakikada Senderos’un kendi kalesine attığı golle öne geçen Aston Villa üstünlüğünü 90’da Nicklas Bendtner’in golüyle yitirdi. Lideri yakın takibini sürdüren Manchester United fırsatı iyi değerlendirdi ve puan farkını 1’e düşürdü. Fulham deplasmanında golcüleri susan Manchester, Park ve Hargreaves’in golleriyle ilk yarıyı iki farklı üstünlükle kapadı. Simon Davies’in kendi kalesine attığı golle 3-0’lık sonuç oluştu. Fulham taraftarları Premier Lig’den ümitlerini kestiler. Üstteki ikiliden kopmak istemeyen Abramoviç’in Chelsea’si West Ham karşısında fırtına gibi esti. 35.dakikada Frank Lampard’ın atılmasıyla 10 kişi kalan maviler deplasmandan 4 farklı galibiyetle döndüler. Liverpool Bolton’a acımadı ve 3-1’lik rahat bir galibiyet aldı. Tugay ve Emre’nin forma giymediği maçta Blackburn St.James’ Parkta 90’da bulduğu golle Newcastle’ı 1-0 mağlup etti. Newcastle’da düşüş tam gaz devam ediyor. Bir son dakika gölü de Tuncay’ın takımı Middlesbrough yedi ve evinde Reading’e 1-0 kaybetti. Bu maçta Tuncay 90 dakika forma giydi. Arsenal 65 takipçisi Manchester 64 üçüncü Chelsea 58 puanda.


Üst üste kötü sonuçlar alarak 8 puanlık farkı bir ara ikiye kadar düşüren lider Real Madrid 3 kırmızı kartın çıktığı ve 5 golün atıldığı maçta Huelva’yı 3-2 geçti ve Barcelona’nın da puan kaybıyla rahat bir nefes aldı. Maçta sakatlanan Robben’in Roma’ya karşı oyna Barca bu sene deplasmanlarda kayıp. Atletico Madrid karşısında uzun zamandır formaya hasret olan Ronaldinho’nun golüyle öne geçmelerine rağmen kalelerinde 4 gol birden gördüler. 2.yarıda oyuna giren Messi’nin çabası yeterli olmadı ve 4-2 kaybettiler. Bu maçta 8 sarı kartın hiçbirinin kırmızıya dönmemesi manidar! Espanyol Luis Garcia’nın 2 golüyle Valencia’yı devirdi. Yılın hayal kırıklığı Valencia’da Koeman’ın suyu iyice ısındı! Hafta içi Fenerbahçe ile evinde oynayacak olan Sevilla’da işler iyi gitmiyor. Düşme potasından kurtulmak isteyen Deportivo’ya 2-1 kaybettiler. Sevilla’da Şampiyonlar Ligi öncesi sakatlıklar can sıkıyor.


Avrupa’da haftanın sürprizini Serie A’nın yenilgisiz lideri Inter’i deviren Napoli yaptı. 3.dakikada Zalayeta’nın golüyle öne geçen Napoli üstünlüğünü maç sonuna kadar korudu. Ligin 2.sırasındaki Roma kümede kalma mücadelesi veren Parma karşısında aldığı 4-0’lık galibiyetle Real Madrid maçı öncesi moral depolarken Inter’le puan farkını 6’ya düşürdü. Haftanın merakla beklenen mücadelesinde Juve evinde Fiorentina’ya boyun eğdi. 19.dakikada Massimo Gobi’nin golüne 29’da Sissoko ve 57’de Camoranesi’yle cevap veren Juve 75 ve 90. dakikalarda yediği gollerle mağlup oldu. Milan ise ilk dört iddiasını zora sokuyor. Guiseppe Meazza’daki maçta Lazio ile 1-1 berabere kalan Rossoneri belli ki Şampiyonlar Ligini düşünüyor. Maçın 34.dakikasında sakatlanıp oyundan çıkan Seedorf ve bu maçta görev almayan Kaka’nın sakatlıkları düşündürüyor. Inter 61, Roma 55, Juve 48, Fiorentina 47, Milan 43 puanda.


Bundesliga’da Bayern Munich AufArena’da Schalke’yi Klose’nin golüyle 1-0 mağlup ederek zirvedeki yerini sağlamlaştırırken Schalke’nin de şampiyonluk ümidini elinden aldı. Altıntop biraderlerden gülen, sahada 90 dakika mücadele eden Hamit olurken Halil 61.dakikada Rakitic’in yerine oyuna girdi. Liderin yakın takipçileri Werder Bremen ve Hamburg haftayı kayıpsız atlatırken Bayer Leverkusen Bochum deplasmanından beklenmedik bir mağlubiyetle döndü. Bayern Munich’in evinde 10 maçta 5, deplasmanda 12’de 8 galibiyet alması her maçta tribünleri dolduran taraftarını pek de mutlu etmiyor. 22. haftada Bayern 47, Werder 43, Hamburg 41 puanda.

Süper Lig'e bakış

Haftaya 3. başlayan Beşiktaş lider Galatasaray’ı İnönü’de Nobre’nin golüyle 1-0 mağlup etti ve koltuğu devraldı. Fenerbahçe’nin Ankara’da 2 puan bıraktığı haftada Galatasaray’ın da 3 puan bırakması kimseyi şaşırtmadı. Galatasaray Leverkusen travmasından çıkamamış gibi görünüyor. Hafta içi alınan kupa galibiyeti soluklanmak için bir fırsat da olsa Cimbom’un genç orta sahası 3 gün sonra bir derbiyi daha kaldıramadı. Aklı Sevilla’da olan eksik Fenerbahçe Ankaragücü karşısında 1 puanı zor kurtardı. Zico ve Feldkamp için son 2 hafta kabus gibi geçti. Sivas fırsatı iyi değerlendirdi ve Bursa deplasmanından bir son dakika golüyle 3 puanla döndü. 52 puanlı lider Beşiktaş’ı 51 puanla Galatasaray – Fenerbahçe ve Sivasspor yakından takip ediyor. 48 yıllık 1.lig tarihinde 24. haftada 4 takımın hemen hemen aynı puanla şampiyonluk mücadelesi vermesi bir ilk. Kalan 10 maç birçok sürprize gebe. Ligin en çok galibiyet alan takımı Sivasspor evinde Beşiktaş ve Galatasaray’ı ağırlayacak. Fenerbahçe SamiYen ve İnönü deplasmanlarında mücadele edecek. 45 puanlı Kayseri’nin de bu gruba eklenmesi ve son haftaya kadar bu tablonun sürmesi tüm futbolseverleri mutlu edecektir.

Ligde son haftalara gelindikçe mücadele gittikçe artıyor. Son 3 sıradaki takımlar Kasımpaşa – Manisaspor ve Rize mağlup olmayarak bizde varız dediler.Herkesin ümidini kestiği Kasımpaşa son 3 haftadır formuyla şaşırtmaya devam ediyor. Bu hafta da son haftaların formda ekibi Gençlerbirliği’ne çelme taktılar. Bu hafta 9 maçın 6’sının berabere bitmesi, hiçbir maçta 3 gol görülmemesi, hiçbir takımın 2 gol atamaması ilginç bir istatistik olarak kayıtlara geçti. 3 maç 1-0, 3 maç 0-0, 3 maç da 1-1 bitti.

Toplu sonuçlar ve puan durumu

137 hafta sonra lider!


İnönü'de Galatasaray'ı belalısı Nobre'nin golüyle deviren Beşiktaş 4 yıldır hasret kaldığı liderlik koltuğuna oturdu.Bu sezon lige havlu attı denilen zamanlarda bile desteğini kesmeyen, taraftarın açık ara lideri Çarşı, artık şampiyonluk şarkıları söylüyor.

Dedikodu Kazanı

Beşiktaş tarafından kontratı feshedilen Lamine Diatta’ya Newcastle’dan teklif geldi. (Express)

Real Madrid Cristiano Ronaldo’yu yıllık 8milyon poundluk bir teklifle renklerine bağlamaya çalışacak. (Star)

Rus milyarderi Vladimir Yevtushenkov Sheffield Wednesday’i almaya çalışıyor. (Mail)

Ajax oyuncusu Albert Luque, Newcastle’da geçirdiği mutsuz ve sakat bir dönemden sonra bir daha İngiltere’de oynamak istemediğini söyledi. (Sun)

İnter Arsenal’in Belarus’lu yıldızı Hleb için 14 milyon poundluk bir transfer teklifine hazırlanıyor. (Daily Express)

Şimdi de Davies gitti...


Premier Lig'de geçen hafta Eduardo'nun sakatlığı herkesi üzmüştü. Bu hafta yapılan ameliyattan sonra oyuncunun 9 ay sahalardan uzak kalacağı açıklanmıştı. Dün yapılan Aston Villa-Arsenal maçında bu sefer de Villa'nın 22 yaşındaki savunma oyuncusu Curtis Davies sakatlandı. Gösterdiği performansla Capello tarafından milli takıma da seçilen oyuncunun aşil tendonunun koptuğu ve ameliyat olacağı belirtildi. Altı ay sahalardan uzak kalması beklenen Davies bu sezon W.B.A'dan kiralanmıştı. Aston Villa isterse sezon sonunda oyuncuyu 9 milyon pound'a kadrosuna katabilir. Kişisel olarak çok beğendiğim bir defans oyuncusu. En kısa zamanda döner umarım...

Muhtemel 11'ler


Hyypia tamam da, Crouch?

Liverpool, iki oyuncusu Sami Hyypia ve Peter Crouch'la yeni kontrat için görüşmelere başladı. Liverpool'da onuncu yılını dolduran Hyypia zaten daha önceden kariyerini Liverpool'da sonlandırmak istediğini belirtmişti. Fulham ve Newcastle'ın peşinde olduğu Finlandiyalı savunma oyuncusuna futbol hayatını Anfield'da noktalaması için bir yıllık daha kontrat önerilecek. Agger'in sakatlanmasıyla bu yıl 33 maçta forma şansı bulan Hyypia muhtemelen seneye Carragher, Agger ve yeni transfer Skrtel'ın arkasında dördüncü savunma oyuncusu olacak ve sezon sonunda da futbol hayatını noktalayacak.


Crouch konusunda durum biraz daha karışık. Benitez "Crouch'la kontrat konusunu konuştuk ve bana kalmak istediğini söyledi. Menajeri yönetimle görüşmelerini sürdürüyor." dedi ama eğer kalırsa oyuncunun takımda en iyi ihtimalle 3. forvet olmayı ve bu sezon olduğu gibi oyuna genelde sonradan girmeyi kabul etmesi gerekiyor. Bir dahaki sezon sonunda kontratı bitecek olan Crouch için Portsmouth ve Manchester City'nin devrede olduğu konuşuluyor...

Vestel "Teknolojinin Türkçesi"


2000 yılında kendi halinde ikinci lig ile üçüncü lig arasında gidip gelen bir takımdı Manisapor. O yıl, henüz Çin'deki fabrikası açılmamış olan Vestel şirketler grubu en büyük tesisinin bulunduğu Manisa şehrinin futbol takımına sponsor olmuş, takımı da en kısa zamanda Süper Lig'e çıkaracağı sözünü vermişti. Arkasına sponsor desteğini alan kulüp transfer konusunda zorlanmıyor, istediği oyuncuyu bonservis bedeli ve bir miktar klima karşılığında alıyordu. Önce 2. lige çıktılar. Sonra da A kategorisine. Vestel büyük bir sürpriz yaparak takımın başına Mustafa Denizli'yi getirdi. Denizli'yle beraber büyük başarılara ulaşılacağını sanan biz Manisa halkı yanıldık ve Denizli takımdan ayrıldı. Bir sonraki sezon camianın içinden yetişen Levent Eriş'le birlikte beklenen başarı geldi ve Manisaspor Sivas'ın ardından Süper Lig'e çıktı. Dile kolay 5yıl içinde üçüncü ligden gelmişti takım. Süper Lig'e orta seviyeli bir başlangıç yapan kulüp ilk yarının sonlarına doğru Levent Eriş'le yollarını ayırdı ve takımın başına Ersun Yanal'ı getirdi. Yanal'la birlikte ligdeki geçiş dönemini tamamlayan takım ilk sezonu 10. sırada tamamladı. Bu arada Zelenka, Holosko gibi önemli oyuncular alınmış ve gerçekten iyi bir takım olmuştu Vestel Manisaspor. Transfer döneminde Yanal'ın istediği tüm oyuncuları kadrosuna katan kulüp 2006-2007 sezonuna mükemmel başlamıştı. 9 maçta alınan 23 puan camiayı şampiyonluk havasına sokmuştu bile. Sonrasını ise hepiniz biliyorsunuz. Önce Sivas, sonra da Fenerbahçe'ye alınan yenilgiler ve 15 haftada alınan tek galibiyet kulübü düşme noktasına getirdi. Sakarya maçında yaşanan olaylar, zaten sponsorluk işinden sıkılmış olan ve kıvılcım arayan Vestel yönetimine bahane oldu. Geçen yılı Giray Bulak'la düşme hattının sadece üç puan üzerinde tamamlayan kulüp bu sezonun daha ilk haftasında sponsorunu kaybetti. Trabzon-Sivas maçında yaşanan olaylarla geçen sezonki Sakarya maçını karşılaştıran Vestel, kendi çapında yaptığı temiz eller kampanyasıyla kulübü terketti. Ve işte bugün Manisapor geçen sezonun ilk 9 haftasında kazandığı 23 puanı bile alamadı şimdiye kadar. Bu sezonu kurtarsalar bile birkaç sezon sonra takımın yeniden A kategorisine ve belki daha da aşağılara ineceği aşikar. Aynı seneler önce yaşanan Cem Uzan-İstanbulspor ortaklığı gibi hazin bir sonla bitecek Manisa halkının Süper Lig sevdası da. İstanbulspor şimdi A kategorisinden de düşmek üzere. Umarım Manisa'nın sonu da aynı olmaz. Bir Manisalı olarak da bizi bu hale soktuğu için Vestel'i asla affetmeyeceğim. Çünkü hiçbir şehrin hayalleri bu kadar ucuz değildir...

Aguirre'nin kurtulan kellesi ve La Liga


Geçen hafta Real Madrid ve Barcelona arasındaki puan farkı 2'ye inince La Liga'ya tekrar heyecan geldi. Real'in şampiyonluğunun garanti olmadığı anlaşılınca herkes merakla bu haftayı beklemeye başladı. Özellikle de Atletico Madrid-Barcelona maçını. Öncelikle belirteyim mütevazi öğrenci evimde Digiturk olmadığından maçı izleyemedim. Fenerbahçe'nin rakibi diye NTV'nin Sevilla maçını yayınlamasına da tepkiliyim. Zaten hepimiz tanıyoruz artık Sevilla'yı. Acaba kaç tane Fenerli bugün NTV karşısına geçip de "acaba rakibimiz ne durumda" diyerek maçı izlemiştir ki? Ama Sevilla gerçekten zor durumda. Savunmada önemli eksikleri var ve bu eksikler Fenerbahçe maçında da yer almayacak. Bol gollü bir maç daha bizi bekliyor bu hafta Ramon Sanchez Pizjuan'da. Neyse fazla uzatmadan bundan sonrası hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Atletico Madrid bu kritik maçı kazanarak Şampiyonlar Ligi için mücadelesinin devam edeceğini kanıtladı.Ve bu kadroyla bu skandal sonuçlara imza atan hocası Aguirre'nin de şimdilik kellesini kurtardı.Villarreal'in bir şekilde ilk dördün içinde yer alacağını düşünürsek son Şampiyonlar Ligi bileti için Sevilla, Espanyol, Atletico ve pek şans vermesem de Santander arasında son haftaya kadar büyük bir çekişme yaşanacak gibi gözüküyor. Açıkçası benim favorim ve kalmasını istediğim takım Atletico. Bu kadar senedir yapılan onca yatırım ve harcanan paradan sonra artık devler liginde olmalılar diye düşünüyorum.



Barcelona'ya gelince Real Madrid ne kadar onları bu yarışa ortak etmek için uğraşsa da Katalanlar bu mücadelede yer almamak için uğraşıyor adeta.Bugünkü maç için söylemiyorum bunu. Elbette ki Atletico zor bir deplasman ama ligin geneline baktığımızda zaten bu sene Barcelona koca bir hayal kırıklığı. PES oynarken bile yenilmesi çok zor diye ortak karar alıp karşımıza alınmasını yasakladığımız bir takımdan bahsediyoruz ama maç kazanmak ve iyi futbol Messi'nin ayaklarına bağlı bu sene Barcelona'da. O da bugünkü maçta 57'ye kadar Rijkaard'ın yanında oturdu zaten. Bundan sonra La Liga ilk dört mücadelesi ve düşme hattındaki heyecan için takip edilebilir ancak şampiyonluk Real Madrid'in olacak gibi gözüküyor. İlk yarıda yakaladıkları mükemmel formdan sonra belirgin bir düşüş yaşasalar da, Barcelona'yla kendi evlerinde oynayacakları maçı da düşünerek artık zirveyi bırakacaklarını sanmıyorum. Belki konuşmak için çok erken ama bunu Real'in değil Barcelona'nın performansına bakarak söylüyorum...