29 Mart 2008 Cumartesi

Alex de Souza - sen hiç koşma!

Yıllarca ''koşmuyor, bir Hagi olamaz, Avrupa'da iş yapamaz'' gibi eleştirilere maruz kaldı ama o kulak asmadan en iyi bildiği şeyi yaptı. Golleri ve asistleri inanılmaz rakamlara ulaştı. Parma'da oynadığı ve beğenilmediği o kısacık dönemde bile 5 maç - 2 gol - 7 asist gibi çılgın bir istatistik tutturmuş. Bence de bir Hagi olamaz ama zaten böyle bir derdi de yok. Çünkü O Alex de Souza!

Brezilya Milli 69 maç - 20 gol - 12 asist
Fenerbahçe 184 maç - 92 gol - 101 asist
Kariyer toplamı 755 maç - 289 gol - 237 asist

İkiz yaratılanlar!


Rangers:1 - Celtic:0


Old Firm'de Rangers güldü, bir maç eksiğiyle Celtic'in altı puan önüne geçtiler. Klasik tabirle Rangers şampi... Fotoğraf 8 Kasım 1980 Celtic - Aberdeen maçından. O zamanlar Aberdeen futbolcusu olan Strachan'a bir Celtic taraftarı saldırıyor. Şimdi böyle bir tepki vermezler heralde ama Strachan'ın seneye de Celtic Park'da olması zor gibi...

Yorumsuz

''Ronaldinho Barça'da misyonunu tamamladı!''
FC Barcelona eski teknik direktörü Carles Rexach

Podolski çark etti


Alman milli golcü Bild’e verdiği röportajda tüm sene yedek oturmaktan sıkıldığını, sezon sonunda geleceğini düşüneceğini söylemiş. Bayern’de Toni ve Klose’nin arkasında kalan Lukas bu sezon ligde 14 maça sonradan dahil oldu ve gol atamadı. Uefa’da ise 5 golü var.

2006-07 sezonunda Bayern’e 15 milyon dolara mal olmuştu genç yıldız. Köln’de 85 maçta 51 gol atmış, milli takımın değişilmezi olmuştu. 2004 Dünya Kupasının En iyi genç oyuncusu seçilmişti. Bayern ona pek yaramadı! İki sezonda 60 maç 11 gol. Henüz 22 yaşında ve Almanya adına 25 golü var!

Ayrılması Bayern hariç herkes için en iyisi sanırım.

Merseyside Derbisi


Bu fotonun iki anlamı var. Birincisi Liverpool efsanesi olmasına rağmen Souness'ın söyledikleri:"Everton Liverpool'dan daha büyük bir kulüptür. Merseyside'da nereye giderseniz gidin mutlaka bir Everton taraftarına çarparsınız." Yani şehirde daha çok taraftarı olan kulüp olduğu için Everton'ın ismi önce yazılmış.

İkinci anlamı ise Liverpool taraftarlarının bakış açısı. Fotoğrafta iki Liverpool bir Everton var. Yani Liverpool:2 - Everton:1


Maç günü iki takımın birden bayrak, şapka, atkı gibi ürünlerini aynı anda satan amcalar vardır bizde stad etrafında. Onlar ufacık bir standda yaparlar satışlarını. Standı küçük çaplı bir dükkan mertebesine de taşımış olsa Merseyside'ın mantığı da aynı mantık...

Düşenin dostu mu yok ne?


"Ne zaman kaybetsek veya kötü futbol oynasak herkes mutlu oluyor. İyi futbol oynamaya çalışanlara karşı neden böyle davranılıyor anlayamıyorum. Çok iyi futbol oynuyorduk ama herkes bizim kaybetmemizi istiyordu."

Juve herkesi istiyor

Juventus Serie B'ye düşünce kadronun yarısı onları terkedip Inter, Real, Barcelona gibi takımların yolunu tuttu. Kalanlarla Serie A'ya yeniden döndüler ve Grygera, Andrade gibi takviyelerle Serie A'ya başladılar. Muhtemelen bu sezonu üçüncü tamamlayacaklar. Bir dahaki sezon için ise hergün bir başka isim atılıyor ortaya Juventus'la ilgili.

Sadece son bir haftada Mancini, Hleb, Aquilani, Gilberto Silva, Lampard, Flamini, Petric ortaya atılan isimler. Daha önceden bildiklerimiz de Huntelaar ve Mario Gomez. Bir de Trezeguet'nin önerdiği genç Arjantinliler var. Son heberde Tottenham'ın genç savunma oyuncusu Kaboul. O da Torino'ya gidebilirmiş her an.


Türkiye'de bile Galatasaray ve Fenerbahçe için bir haftada ortaya atılan isimlerin toplamı bir Juve etmiyor. Adamlar tarihlerinin en büyük zararını açıkladı ama dünyayı alıyorlar hala. Tamam Juve'nin parası var hala ve önemli oyuncuları kadroya katabilir ama bu kadar da oyuncuyu tek seferde alamaz ki...

Adnan Polat mı var işin içinde?


Louis van Gaal Alkmaar yönetimiyle anlaşarak sezon sonu için istifasını verdi. Geçen yıl son haftada bir golle kaçan şampiyonluktan sonra Koevermans-Şota'nın ayrılması ve savunma yapmayı hala öğrenememeleri bu sonu hazırladı. Bir ara basında Adnan Polat'ın sezon sonu için onunla anlaştığı haberleri çıktı. Üzerine de bu istifa acabaları kuvvetlendirir medyamızda. Hatta van Gaal'in bile tanımadığı oyuncuları "yanında getiriyor" manşetiyle yazarlar. Galatasaray'ın genç kadrosunu emanet edeceği en iyi hocadır piyasada ama Türkiye'ye gelmesi? Zor dostum zor...

Bu sefer kesin galiba


Akşam saatlerinde piyasaya düşen habere göre Jose Mourinho Inter'le görüşmek için Milano'ya doğru yola çıktı. Bu sefer asparagas değil bu haber. Açıklama bizzat Mourinho'nun danışmanı Eladio Parames tarafından yapıldı. Chelsea'ye 40 yıl sonra şampiyonluk kazandırdı Mourinho ama İtalya'ya geç kaldı Inter'e 20 yıl sonraki ilk şampiyonluğu kazandırmak için. O işi Mancini yaptı. Şampiyonlar Ligi'nden aşağısı başarısızlık sayılacaktır Mourinho için. Muhtemelen o da bunun bilincinde olacaktır. Bu arada Drogba'nın bir dahaki yıl oynayacağı takımda belli oldu sayılır...

28 Mart 2008 Cuma

Capello İngiltere'yi adam edecek mi?

Kayseri'ye tanıdık transfer


Kayserispor bir dahaki sezon için Muslu Nalbantoğlu'yla anlaştı. Hepimizin FM'den çok iyi tanıdığı bir isim. Türkiye Ligi'nde düşük bütçeli bir takımla oyuna başladı mı ilk aldığımız oyunculardandı. Hollanda'dan ucuza getirip savunmanın sağına yerleştirirdik onu. O da hakkını vererek oynardı senelerce. Şimdi Kayseri vermez onu oyunda kolay kolay...

Old Firm senelerdir zirvede


Puan durumu İskoçya Ligi 1892-93 sezonundan. Celtic'in ilk lig şampiyonluğu. Aradan 115 yıl geçti ama zirvedeki iki takımın arasına girebilen bir kulüp hala yok...

Haydi hayırlısı


"Sadece bu sezon değil, geçen sezon da başka takımlara gitme fırsatım vardı ama ben burada kalıp 'Viola Ferguson' olmak istiyorum." Prandelli'nin hakkında çıkan Inter dedikodularına cevabı...

Trezeguet F.C

Bazen kulüpler önemli oyuncularının tavsiyelerine uyarak transferler yaparlar. Şu an için aklıma gelen ilk örnek Hagi'nin önerisiyle Galatasaray'ın transfer ettiği Bülent Akın. Trezeguet de kendince yönetimine oyuncu tavsiye etmek istemiş ama sayıyı biraz abartmış. Lanus'dan Agustin Daniel Pelletieri ve Diego Valeri, Estudiantes'den Pablo Piatti, River Plate'den de Diego Buonanotte'yi Juve'nin transfer etmesi gerektiğini söylemiş Tuttosport'a. "Hepsi yetenekli ve genç oyuncular. Onlar hakkında çok iyi şeyler duyuyorum. Arjantin genç yetenekleri keşfetmek isteyenler için mükemmel bir ülke."


Öncelikle bir 'yavaş ol' demek istiyorum Trezeguet'ye. Oldu olacak transfer komitesinin başına geçsin. Bir de dikkatimi çeken başka bir konu daha var. Domenech son zamanlarda bu adamı kadroya almıyor. Arjantin de ikinci memleketi arkadaşın. Kendim vatandaşı olup ülkeye hizmet edemedim bari genç yeteneklerini keşfedip dünya futboluna sunayım düşencesiyle mi hareket ediyor? Kimbilir...

Gollere devam, Fener'e selam


Adriano alemden arta kalan vaktinde bu hafta yine gol attı. Sao Paulo'nun Sertaozinho'yu 3-1 yendiği maçta bir gol atıp bir de asist yaptı. 2'si Libertadores'de olmak üzere bu Sao Paulo'daki altıncı golü. Haydi Fotomaç sıra sende. Süsle artık manşetlerini Adriano haberleriyle. Hem olmayacak bir transfer de değil hani. Gece hayatı renklidir İstanbul'un...

Fantastik forvet satıldı!


Geçen günlerde gitti gidiyor üzerinden kendini satışa çıkaran amatör futbolcuyu yazmıştım blogda. Engin Kodan muradına erdi. 5000 lirayla başlayan açık artırma sona erdi ve Fantastik forvetimiz 6100 liraya yeni kulübüyle anlaştı. Kulübün İstanbul'dan olduğu açıklandı ama ismi gizli tutuluyor. Tebrikler Engin Kodan. Yeni kulübünde de en önemli özelliklerin hızın ve gol vuruşlarındaki becerilerinle nice 40 maçta 32 gol ve 20 asistler...

Görmeyenler için ilan...

http://urun.gittigidiyor.com/FANTASTIK-FORVET_W0QQidZZ8977938

(Forvetimiz ilk satışa çıktığında 5000 lira peşinat ve 500 lira maaş istiyordu. Sonradan kendisine gelen taleplerden olsa gerek 15000 lira peşinat ve 1000 liraya çıkarmış ücretini)

27 Mart 2008 Perşembe

Seyirciyle iç içe futbol


1920'li yılların ortalarında Union Club(bugünkü Saraçoğlu Stadı) sahasında yapılan bir maçta Galatasaray seyircilerin arasından sahaya çıkıyor. O günlerin adeti olduğu üzere takımdan önce topun sahaya çıkması için yapılan bir degaj da var.

7.961.767 Euro


Bu rakam Beşiktaş'ın Del Bosque ve yardımcılarına ödediği tazminatın miktarıdır. Sadece altı ay sabrettikleri Del Bosque'yi Türkiye Kupası'nda Konya'ya elenince yollamışlardı. Ligdeki son dokuz maçta yedi galibiyet, iki beraberlik alınması önemli değildi onlar için. Yeniköy kasabı dedikleri adamın İspanya Milli Takımı'nın başına geçmesi de utandırmadı onları. Nasıl olsa giden para Beşiktaş'ın onların cebinden çıkmıyor. Resmi sitede yapılan açıklama aşağıda...

"Eski Teknik Direktörümüz Vicente Del Bosque ve yardımcı antrenörler Francisco Javierh Minano Espin, Francisco Jimenez Martin ve Antonio Grande Cereijo’nun alacaklarına istinaden anapara, faiz ve masraflar olarak toplam 7.961.767.- Euro UEFA tarafından, Şampiyonlar Ligi gelirlerimize mahsuben, adımıza ödenmiştir. Halihazırda Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi(CAS) nezdindeki süreç devam etmektedir.

Ayrıca Şampiyonlar Ligi gelirlerimize istinaden UEFA nezdinde 557.158.-Euro alacak bakiyemiz mevcut olup, Mayıs ayında yaklaşık 2.000.000.-Euro düzeyinde ilave gelir tahakkuk etmesi beklenmektedir."

Futbol Ekranı


28 Mart Cuma
21.30 H. Rostock - Wolfsburg (Ntv Spor)

29 Mart Cumartesi
14.00 Gaziantep BB. - Kocaelispor (D Spor)
15.00 Ankaraspor - Trabzonspor (Lig Tv)
16.30 Nürnberg - B. Münih (Ntv)
16.30 Karlsruher SC - Schalke (Sporx Tv)
17.00 Bolton - Arsenal (Fox)
18.10 Bordeaux - Nancy (Kanal A)
19.00 Beşiktaş - Fenerbahçe (Lig Tv)
19.15 M. United - A. Villa (Fox Sports)
21.30 Lazio - İnter (24)
23.00 Villarreal - A. Madrid (Ntv)

30 Mart Pazar
14.00 Boluspor - Karşıyaka (D Spor)
15.00 Kasımpaşa - Sivasspor (Lig Tv)
15.00 Cska Moskova - Saturn (Sporx Tv)
16.00 Udinese - Fiorentina (Ntv Spor)
16.00 Milan - Atalanta (24)
18.00 Chelsea - Middlesbrough (Fox)
18.00 Huelva - A. Bilbao (Ntv Spor)
18.00 Liverpool - Everton (Fox Sports)
19.00 Hannover - Stuttgart (Sporx Tv)
19.00 Galatasaray - Gaziantepspor (Lig Tv)
19.00 Valenciennes - Lyon (Kanal A)
21.55 Lorient - Marsilya (Kanal A)
22.00 R. Madrid - Sevilla (Ntv)

Hazırlıksız hazırlık

Aslında hiçbir şey yazmayı düşünmüyordum bu maçla ilgili. Elalem kendini Arjantin'le, Brezilya'yla sınarken biz Belarus'u rakip yaptık kendimize. Çok mu zor acaba diye soruyorum kendi kendime Brezilya ile maç yapmak. Hem fena mı basına da malzemeler çıkardı. Komple tüm Brezilya'yı getirirlerdi Turkcell Super Lig'e.


Alt düzey bir takıma karşı hazırlık maçlarındaki makus talihimizi yine yenemedik. Zaten haftasonu ligde maç yapan oyuncuları Belarus'a karşı ne kadar hazırlayabilirsek o kadar hazırlamışız. Ayrıca hazırlık maçı da olsa tarihi bir maç. Ne de olsa turkuaz formalarımızla ilk maçımız...

İlginç Gece


Euro 2008'in zayıf tek takımı Avusturya aslında o kadar da kötü değil mi acaba diye kendi kendimize soracakken zayıftan da öte olduğunu gösterdi bir kez daha. Taraftarları bile istemiyor katılmalarını. Hollanda ciddiye alınca maçı da kazandı ama Prödl'den yedikleri iki korner golü de içler acısı. Huntelaar da gerçekten büyük golcü.

Portekiz 12 yıllık geleneğini sürdürdü ve Yunanistan'ı yine yenemedi. Karagounis 2004'ten beri üç takım değiştirdi ama içindeki Portekiz sevgisi sona ermemiş. Kopya iki frikik golü attı. Bu yaz da Yunanistan'ı kimse bir kenara atamayacak. Nasıl dört attık o da ayrı mesele.

Brezilya İsveç'i Pato'yla geçti. Aguero Arjantin'de de devam edince gollerine Mısır'ı yenmeleri zor olmadı. Danimarka Çek Cumhuriyeti maçı 1-1 bitti ama en güzel maçlardan biriydi. Elemelerde herkesi ezen Polonya Amerika'dan komik korner golleri yedi. Yani gecede Almanya dışında umut veren bir takım yoktu...

Almanya bu turnuvanın favorisidir


Basel'de Euro 2008 için favori ve sürpriz adayım olan iki takım mücadele etti dün. Almanlar pozisyon bile vermeden 4-0 kazandılar maçı. Komple bir takım oldular 2006'dan bu yana. Takım savunmasını hep beraber yapıyorlar, kanatlardan çok hızlı geliyorlar ve uzaktan şutlarla da her an sürpriz bir golcü yaratabiliyorlar. Klose-Gomez ikilisi çok iş yapacaktır yazın. Podolski'de Low'un gözdesi olduğuna göre Kuranyi nal toplar gibi bu milli takımda. İsviçre benim sürpriz adayımdı, yarı final bekliyordum onlardan. Ama 2006'dan beri toparlanamıyorlar. Ama hala umutluyum onlar hakkında. Eskisi gibi takım savunması yapmayı tekrar hatırlarlarsa toparlanabilirler. Tabi bizimle ilk maçı oynadıktan sonra...

Bu mudur?


Günlerdir Beckham'ın 100. maçı, Trezeguet'nin sonradan kadroya girmesi, Domenech'in iki farklı takım çağırması derken herkes bu maça odaklanmıştı. Domenech'de bir dengesizlik var zaten. İtalya'nın gol kralı ve milli takımda iki maçta bir gol ortalaması olan adamı kadroya çağırmadı önce. Benzema sakatlanınca lütfedip çağırdı. Ama dün de gitti ilk 11'e koydu. Madem ilk 11'e konulacak bir adamdı, neden inatla çağırmadın ki Domenech? İçimden bir his 2006 finalinde kaçan penaltı yüzünden bir kin var diyor ama...

Maçla ilgili konuşacak fazla birşey yok. Coupet terlemedi sanırsam. Yarım pozisyonu bile yok İngilizler'in. Fransa da penaltı dışında Ribery ve Malouda'nın verkaçlarıyla biraz heyecan yaratmaya çalıştı o kadar. Stade de France sakinleri bile protesto etti iki takımı. Günlerdir heyecanla beklenen maç buymuş meğer...

Buffon'a da ancak böyle gol atılır


Bu maçın ilk yarısıyla İngiltere Fransa'nın ikinci yarısını dönüşümlü izledim. Açıkçası pek tatmin olamadım futbol açısından ama gol atılması en zor takım İtalya'nın maçı olunca insan katlanmak zorunda hissediyor kendini. İspanyollar biraz daha istekliydi sanki. İtalyanlar daha çok kontraataklarla etkili olmaya çalıştı, bir topları da direkten döndü. Villa'nın vuruşu gerçekten enfesti. Zaten Buffon'a da başka türlü gol atmak zor. İkisi de favorim değil Euro 2008'de. Özellikle İspanyollar makus talihlerini yine yenemeyecekler bence...

Yıl 2047 Hakan Şükür

26 Mart 2008 Çarşamba

İkinci Barthez vakası

Fabien Barthez senelerce Fransa Milli Takımı'nın kalesini korudu. 98'de, 2000'deki başarılarda da 2006 finalinde de hep o vardı kalede. İyiydi ya da kötüydü demek bana düşmez çünkü kötü olsa 87 maça çıkarmazlardı herhalde. Ama bir nokta var ki Coupet ve Landreau Barthez'den daha iyi oldukları zamanlarda bile milli takım kalesine geçemedi. Şimdi Coupet 36 yaşında ve Barthez futbolu bıraktığından beri o var Fransa'nın kalesinde. Düzenli yer edinmek için Landreau 2-3 sene daha bekleyecek gibi. (Bu arada bence Frey olmalı adam senelerdir İtalya'da mükemmel oynyor ama onun eksisi Inter'in takımca berbat olduğu dönemde genç yaşında onların kalesini korumak oldu galiba.)


Şimdi de Lehmann olayı var. Adam 39 yaşına merdiven dayadı ve Arsenal'de Almunia'dan bile alamıyor formayı. Ama hem Low hem de Oliver Kahn onun hala Almanya'nın bir numarası olduğunu söylüyor. Hildebrand ve Enke daha ne kadar bekleyecek merak ediyorum. Ki daha Neuer ve Adler de var. Doğrudur Lehmann 2006 sezonunu harika geçirdi ve hakederek Almanya'nın kalesini korudu. Ama artık 39 ve maç eksiği çok fazla. Neden hala bu ısrar anlayamıyorum. Mesela bana göre senelerce Oliver Kahn'da Hans-Jörg Butt'un hakkını yedi. Adam Leverkusuen'de o kadar yıl başarıyla korudu kaleyi, yeri geldi çıktı penaltıdan golünü de attı ama milli takımda üç kere oynayabildi sadece. Allahtan Lehmann 39'una geldi ve en fazla bir sezon daha oynayacak. Sonrasında Hildebrand, Enke, Neuer, Adler'den birini seçmek zor olacak gerçekten...

Aynı şehrin iki takımı


Fenerbahçe'nin Sevilla'yı elediği maçta Gökhan Telkenar'ın defalarca belirttiği gibi bu şehir "Endülüs'ün başkenti" Ama iki haftadır başka bir gözle bakılır oldu Sevilla şehrine. Geçen hafta Betis seyircisi şişeyle kafa yardı, bu hafta da Sevillalılar maçtan sonra yakaladıkları bir Atleticolu'yu fena benzetmiş görüntüleri de internete koymuş. İspanyollar da n'oluyor bize ne bu şiddet bu celal diye endişeliymiş bu günlerde...

Link aşağıda. Ben bir türlü açamadım. Açabilen varsa buyursun incelesin dayak görüntülerini.

http://www.marca.com/edicion/marca/futbol/1a_division/otras/es/desarrollo/1103772.html

Chivu'nun yolundan gidenler


Chivu'yu tanımayan yok. Ajax'ta belli olan iyi futbolcu kumaşı, Roma'ya transfer ve sene başında Inter'le anlaşarak tavan yapan bir kariyer. Romen savunma oyuncuları İtalya'da prim yapmaya devam ediyor. Devre arasında Lazio Dinamo Bükreş'ten Stefan Radu'yu kiralamıştı. Şimdi de Radu'nun Dinamo'daki partneri Cosmin Moti'nin adı Roma'yla anılıyor. Hem de açıklama tanıdık bir isimden, Becali'den. "Moti, Radu'ya göre daha güçlü ve teknik bir oyuncu. Şu anki fiyatı 4 milyon euro. Muhtemelen Roma onu Mexes'in yerine düşünüyor. İngiltere'den teklifler aldık ama Roma yönetimi ile iyi ilişkilerimiz var ve Sensi ailesinin de yakın bir dostuyum." Chivu'nun varisi Radu mu olur Moti mi bilemem ama benim anlamadığım Mexes mevzusu. Ayrılacağını falan açıkladı da ben mi duymadım?

Saha dışındaki Rio


Bugün Fransa ile karşılaşacak olan İngiltere'de Capello kaptan olarak Rio Ferdinand'ı seçti. Takımın daimi kaptanını Ağustos'da seçecekmiş. "Bir kaptan antrenmanlarda ve saha içinde arkadaşlarının lideri olmalı. En önemlisi de saha dışındaki davranışlarıyla da örnek teşkil etmeli." Rio'nun saha içindeki liderliğine diyecek bir lafım yok. Ancak saha dışında geçen ay adı bir tecavüz olayına karıştı. Acaba bu Capello için iyi bir örnek mi?

25 Mart 2008 Salı

Başın sağolsun Bafralı


Olaylar yüzünden okulumdan biber gazı yiyerek uzaklaştırılıp eve geliyorum. İnternet'e girip haberlere bakıyorum. Bafraspor'a silahlı saldırı. Kulübün teknik direktörü ve kaleci antrenörü öldürülmüş. İşin içinde bahis mafyası olabilirmiş. Bafra, Sürmenespor karşısında onurluca mücadele ettiği için birilerinin cepleri dolamamış ve cinayetler işlenmiş. Mafya kanlı elini bulaştırmış yine futbola. Eğitim ve spor. Kavganın, ölümlerin olmaması gereken iki yer. Aynı günde ikisini de yaşattınız ya bana helal olsun. Başlığa başın sağolsun Bafralı yazdık ama başın sağolsun Türkiye. Mükemmel bir yolda ilerliyorsun...

Maldini - Efsaneydim!


Peru 2005

Dos Santos demişken aklıma 2005'de Peru'daki U-17 Dünya Şampiyonası geldi. Hani gecenin dördünde izlediğimiz, dramatik yarı final maçında Nuri Şahin'le, Caner Erkin'le beraber ağladığımız. O turnuvayı grupta mağlup ettiğimiz Meksika, Giovanni Dos Santos-Vela ikilisinin mükemmel oyunlarıyla kazanmıştı Brezilya'yı 3-0 yenerek. En değerli oyuncu Brezilya'dan Anderson seçilmişti. İkinci ve üçüncü Giovanni Dos Santos ve Nuri Şahin'di. Gol kralı da Vela.
O günkü Brezilya kadrosundan Anderson Manchester United'da, Marcelo Real Madrid'de, Denilson'da Arsenal'de oynuyor. Şampiyon Meksika'nın golcüsü Vela Arsenal'in oyuncusu ve şu an İspanya'da kirada. Bu sezon kiralık olarak ikinci yılı ve seneye Arsenal'in en önemli transferi olacağından şüphem yok. Dos Santos da bildiğiniz üzere Barcelona'da.


Gelelim Türkiye'ye. Turnuvaya Avrupa Şampiyonu olarak katıldık. Nuri Şahin turnuvanın en iyi oyuncularından birisiydi. Dört golle tamamladı o turnuvayı. Dortmund'da bir ara ilk 11'e kadar yükseldi. Hatta Bundesliga'da gol atan en genç oyuncu ünvanı hala kendisinin sanırım. Sezon başında Feyenoord'a kiralık verildi. Yani Almanya'dan daha düşük kaliteli bir lige. Toplamda 24 maça çıktı bu sezon. Yani düzenli 11 oyuncusu değil. Bir diğer dört gollü oyuncu Caner Erkin. Arsenal, Chelsea falan derken Rusya'nın yolunu tuttu. Şimdi ilk 18'e bile giremediği zamanlar oluyor. Yine dört gol atan forvet oyuncusu Tevfik Köse Ankaraspor'a geldi sezon başında oynayamıyor. Forvetteki partneri Özgürcan her sene bir başka Anadolu kulübüne kiralanıyor Galatasaray tarafından. Keza Aydın da öyle. Caner ve Nuri'yi bir ara milli takımda görmüştük. Uzun süredir çağırmıyordu Fatih hoca. Bu sefer Caner'i tekrar çağırmış. Haydi hayırlısı. O takımı Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya dördüncülüğüne taşıyan Abdullah Avcı Galatasaray'ın stajyer hocalık teklifini reddedip Büyükşehir'in başına geçti. Malumunuz bu sezon üç büyüklerin hiçbirine yenilmedi.


Peru 2005'in altın jenerasyonunu mahvettik ülke futbolumuzun kirli çarkları arasında. Altyapıya ver(me)diğimiz önemin en güzel göstergesidir o günkü futbolcuların bugünkü halleri. Özellikle de o takımda beş oyuncusu bulunan Galatasaray'a selam olsun. Ne diyelim eğitim şart...

Alçal biraz Eriksson


Thaksin Shinawatra istenilen parayı ortaya dökmeye hazır. Eyvallah buna itirazımız yok ama eğer yazılanlar doğruysa İsveçli hoca biraz yüksekten uçuyor gibi. Önce David Villa konusuyla gündeme geldiler, şimdi de Giovanni Dos Santos adı geçiyor basında. Villa konusu ne kadar doğrudur bilinmez ama Dos Santos konusundaki açıklama oyuncunun babasından. Gerçekten de ilgileniyormuş City genç Meksikalı'yla. İki transferin de Manchester'a gelmesi imkansıza yakın bir ihtimal. Tamam Eriksson bir an önce takımı Premier Lig'in devleri arasına sokma amacında ama biraz daha makul transferlerle uğraşsa fena olmaz gibi. Ayrıca bu kadar hücumcunun peşinde koşacağına toplam £15 milyon masraf yaptığı Bianchi-Bojinov ikilisini neden kullanamadığını düşünmeli bir an önce...

Arsenal Premier Lig'i kazandı gibi...


Başlığa bakıp da nasıl diye sormayın. Bu Wenger'in Arsenal'i değil. Arsenal'in bayan futbol takımı. Women's Premier League'de oynadıkları 14 maçı da kazandılar. En yakın takipçilerinin 10 puan önündeler. Hem de üç maçları eksik. Şampiyonluk garanti gibi. Fa Cup'da da Leeds'le final oynayacaklar.

Uzun süre önde götürdüğü lig yarışını son beş maçta çöpe atan Wenger bayan futbolcuların şampiyonluğunu doyasıya yaşar artık. Merak edenler için puan tablosu aşağıda...

Mourinho'dan miras kaldı


Bitime sekiz hafta kala Manchester'ın beş puan gerisinde ikinciliğe yerleşen ve şampiyonluk için, rakiplerinin Stamford Bridge'e geleceği maç yüzünden, yeniden umutlanan Chelsea'de Lampard Manchester'a yarı gözdağı yarı uyarı şeklinde mesajlar yollamış. "Onlarla oynayacağımız maça kadar bütün maçlarımızı kazanıp onları da yenmek zorundayız. Sonra da puan kaybetmelerini bekleyeceğiz. Durum bu kadar basit ve onlar da bunun farkında."

Mourinho'nun sert eleştirilerine alışan Fergie ne kadar sallar bilinmez bu durumu ama kovulmamış olsaydı Mourinho nasıl da gererdi tüm İngiltere'yi şu son sekiz haftada yapacağı açıklamalarla...

Başka forvet mi kalmadı?


Everton'ın forvet oyuncusu Victor Anichebe İngiliz Milli Takımı yerine ülkesi Nijerya'yı tercih etti. Yazın Pekin Olimpiyatları'nda mücadele etmesi beklenen Nijerya Milli Takımı'nda oynamak isteyen Anichebe kısa süre önce İngilizler'den de teklif almıştı.

İngilizler'in açgözlülüğünü anlamak mümkün değil. Owen, Rooney, Crouch, Walcott, adamım Agbonlahor ve Defoe Fransa maçı için kadroya çağırılan forvetler. Anichebe kendi kulübünde bile Andrew Johnson ve Yakubu'nun yedeği. Önce bir Andrew Johnson'u çağırsınlar o zaman kadroya...

24 Mart 2008 Pazartesi

Keyifli haftasonu...


Beş hafta öncesine kadar şampiyonluğun en büyük favorisiydi Arsenal. Maçlarını güle oynaya kazanıyor, artık düşüşe geçeceğini umanları her hafta bir kez daha susturuyordu. Eduardo'yu kaybettikleri haftayla beraber son beş maçta dört beraberlik, bir mağlubiyet aldılar. Şimdi üçüncü sırada ve Manchester'ın altı puan gerisindeler. Yedi hafta kala Manchester Ronaldo'nun mükemmel formuyla bu şampiyonluğu vermez artık. Arsenal'i de Old Trafford'da ağırlayacaklarını düşünürsek. Önce Lig kupasını ardından da Federasyon kupasını kaybeden Chelsea ikinci sıraya yerleşerek Grant'i şimdilik rahatlattı. Yerine düşünülen isimler arasına Terim de girdi bu hafta. Yazan da Daily Mirror. Mascherano'nun müthiş çabalarıyla Manchester'dan üç yiyen Liverpool'da Benitez hala şampiyonluk umudu falan derse zekasından şüphe ederim. Everton'a da birşeyler oldu. Uefa'dan elendikten sonra Fulham deplasmanındaki üst üste dokuzuncu kez yenildiler. Bu hafta da West Ham'a puan verdiler. Şampiyonlar Ligi için bir an önce toparlanmaları lazım. Haftanın sürprizi Sunderland'den geldi. Deplasmanda ilk kez kazandılar. Keegan'da ilk galibiyetini ilginç bir şekilde Owen'ı forvet arkası oynatarak kazandı. Derby'i boş geçmeyen Tuncay'a da tebrikler. Jewell'ın seks skandalı da Derby'nin rekora giden sezonunu en güzel şekilde açıklamış oldu...


İtalya'ya heyecan yeniden geldi. Artık puan farkı dört. Inter hala yeterince avantajlı ama Romalılar'a bir heyecan geldiği de aşikar. Inter'in Milan ve Fiorentina'yla oynayacağı maçlar ligin kaderini çizer. Penaltı golcüsü Ibrahimovic artık biraz daha ciddi olsa iyi olacak. Trezeguet Domenech'e selamı çaktı iki gün sonra milli takıma döndü. Benzema'nın katkısıyla da olsa. Fiorentina-Milan puan farkı bu hafta da korundu. Pato kesinlikle ilk dörtte yer alacaklarını söylemiş. Daha tanıyamadığı kesin Milan'ı. İlk dörde girerlerse Galliani revizyonu erteler yine. Pato'da amcalarıyla oynamaya devam eder. 20. Cagliari'yle 14. Torino arasındaki puan farkı 6. Kesin düşer denilebilecek bir takım yok...


İspanya'da fark bu sefer de dörde düştü. Madrid 36. hafta Barca'yı ağırlayacak. O zamana kadar da böyle inip çıkmaya devam eder bu fark. Dananın kuyruğu da o maçta kopar. Valencia'ya bir haller oldu. Önce Barcelona'yı sonra da Real Madrid'i yendiler aynı skorlarla. Koeman güvenimiz yerine geldi, bizi tutmak zor türünden açıklamalar yapmış. Laudrup kupayı alırsa elinden aynı yürekli açıklamaları bekliyorum kendisinden. Villa ve Raul'a da selam olsun burdan. Siz ne özel oyuncularsınız öyle. Villarreal Şampiyonlar Ligi'ne gider artık. 2006'da finali kaçırdılar. Seneye de renk katacaklarından eminim. Atletico Sevilla'ya, Aguero Palop'a, Maresca'da Aguero'ya! çaktı. Atletico bu sene de kalamazsa Şampiyonlar Ligi'ne umudumu kesecektim. O kadroyla ilk dördü çoktan garantilemiş olmaları gerekirdi ya neyse. Aguirre Osasuna'dan sonra Atletico'yu da sokacak gibi duruyor ilk dörde. Levante, Murcia düştü artık. Son takım için yedi aday var. Benim favorim Vallodolid...


Almanya'da Bayern her hafta kazanıyor. Arkasındakilerden birisi mutlaka puan kaybettiğinden puan farkı da açılıyor her hafta. Bu hafta da Werder'le Hamburg yardımcı oldu onlara. Bitime dokuz hafta kaldı. Hamburg, Werder, Schalke, Leverkusen ve Stuttgart'tan kim Şampiyonlar Ligi'ne kim Uefa'ya gider belirsiz. Aralarında yapacakları maçlardan sonra netleşir durum. Düşmek için beş aday var. Kesin denilebilecek kimse yok. Gönlüm Nürnberg'in düşmesine razı değil. Umarım kurtulular. Bu arada Stuttgart'ın son golü Yıldıraydan...



Hollanda'da Psv üst üste dördüncü şampiyonluğu garantiledi gibi. Bitime dört hafta var ve yedi puan farkla liderler. Lyon Bordeaux arasındaki puan farkı iki hafta önce üçtü. Şimdi dokuz. Bitime sekiz hafta var ve yedinci şampiyonluk artık cepte gibi...

Açıkla o zaman doğrusunu


"Taraftarlar beni gerçekleri bilmedikleri için yuhladılar. Belki de beni anlayabilmeleri için gerçekleri anlatmalıyım. Orada beş sene geçirdim ve en iyi performansımı sergiledim. Ama Chelsea'den benim hakkımda yapılan açıklamaların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor." William Gallas'ın Stamford Bridge'de gördüğü tepki sonrası açıklaması...

Fiyat yükseltme taktiği mi?


Aslında bu haber cumartesinin ama interneti bugün açtırabildiğimizden ancak nasip oldu yazmak. Palermo başkanı Zamparini daha önceden 25 milyon euro fiyat belirlediği Amauri için şimdi de satmayacağım açıklamasını yaptı. "Amauri hiçbir yere gitmeyecek ve buradaki kontratını saygıyla kabul edecek. Palermo'da başkanlık yaptığım süreçte bu geçirdiğim en kötü Paskalya!" Bu dakikadan sonra Amauri'nin Palermo'da kalması zor gibi. Bu olsa olsa fiyatı yükseltmek için basit bir taktiktir. Ama Zamparini boşuna heveslenmesin. Amauri 25'ten fazla etmez. Hatta o kadar da etmez ya...