15 Ağustos 2008 Cuma

Hani kriz yoktu Ridsdale?

Aylar önce burada eski Leeds United başkanı Peter Ridsdale'in şimdi de Cardiff'i batırmak üzere olduğuyla ilgili bir yazı yazmıştım. O zamanlar Ridsdale her zamanki pişkinliğiyle, Cardiff'in geleceği emin ellerde açıklaması yapıyordu. Aaron Ramsey; Everton, Manchester United ve Arsenal arasında Ridsdale tarafından düzenlenen açık artırmayla satıldı. Şimdi de takımın 24 yaşındaki savunmacısı Glenn Loovens, Celtic'e satılmak üzere. Ama daha fazla para verirse her an Rangers da alabilir onu. Borcumuz uzun vadeli diyordu Ridsdale ama iyi oyuncularını da haraç mezat satıyor. Bakalım nereye ödenecek bu paralar?

Hughes'dan harika başlangıç!

Adı bile yazılması zor olan, bütçesi belki 1 milyon euro bile olmayan Midtjylland geldi ve City'i Manchester'da mağlup etmeyi başardı. Hughes "Daha dinamik olmaya, top bizdeyken daha çok sorumluluk almaya ihtiyacımız var. Midtjylland kontraatak futbolunu çok iyi oynayan güçlü bir ekip." demiş maçtan sonra. Adama sorarlar onlar kontraatağı iyi oynarken sen ne oynadın diye? En azından Shinawatra'nın soracağı kesin...

City'e gittiğinden beri Hughes'a methiyeler dizdim durdum bu blogda. Dar bütçelerle çok büyük işler başardığını, City'de istediği bütçeyle takımı ilk dörde bile sokabileceğini söyledim. Konuşmak için belki biraz erken ama para Hughes'u bozdu mu ne?

£13.68 milyon

Chelsea'de oynarken kokain testi pozitif çıktığı için 7 ay futboldan men edilen Mutu'ya, Fifa tarafından yukarıdaki rakam ceza olarak kesilmiş. Bu parayı Mutu'ya ödediği yüksek bonservise rağmen mağdur olan Chelsea alacak. Abramovich'in eli baya bir rahatlar artık!

Mutu'nun da bu parayı ödeyecek gücü var mı o da ayrı mesele tabi. Artık Roma'ya ya da bir başka kulübe transfer olayını yeniden düşünür herhalde...

14 Ağustos 2008 Perşembe

Santa Cruz Hughes'un hakkı!

City Blackburn'e Santa Cruz için yeni bir teklif yapmış ve yine reddedilmiş. Blackburn resmi sitesinde "Kardeşim satılık değil dedik kaç kere. Hala niye ısrar ediyorsunuz ki?" tarzında bir açıklama yapmışlar. Bentley transferinde de aynı taktiği uygulayıp istedikleri parayı koparmışlardı Tottenham'dan. City'nin son teklifinin £12 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor...

Mark Hughes'un zoruna gidiyordur sürekli reddedilmek. Bayern'de 8 yıl boyunca kendini göstermeyi başaramayan bir adamı £3,5'a al, Premier Lig'de bir sezonda 19 gol atmasına katkıda bulun, sonra £12 milyona bile vermesinler. Hughes çıkıp da "Kardeşim size ne? Adamı ben yıldız yaptım. Benim hakkımdır." dese yeridir.

Kaldı bir tane...

Bütün yaz Ronaldo'nun Real Madrid'e, Lampard'ın Inter'e ve Barry'nin Liverpool'a gideceği haberleriyle geçti. Ronaldo olayı geçen hafta bitti. Bugün de Lampard Chelsea'yle 5 yıllık kontratını yaptı. Geriye Barry transferi kaldı. En kısa zamanda bir sonuca kavuşması dileğiyle...

(Berbatov-United ve Quaresma-Inter transferlerini unutmadım elbet ama onlar en azından dönemlik meydana geldiği için gitmedim üstlerine...)

İki sürpriz vardı sadece...

Diğer maçlarda genelde favoriler kazandı. Juventus, Arsenal ve Barcelona kimseyi yanıltmadı. Barca'da iki gol Eto'o'dan. Hala Fener'e geliyor diyenlere selam olsun. Liverpool Standard'ın elinden zor kurtuldu. Maçın adamı bir de penaltı kurtaran Reina. Zorlu eşleşmede Schalke ilk raundu Pander'in golüyle geçip Vicente Calderon için avantaj yakaladı. Anorthosis'in Olympiakos'u üçlemesi ve Dinamo'nun deplasmanda Spartak Moskova'yı 4-1 yenmesi gecenin sürprizleriydi bana göre. Aalborg - Kaunas ve Levski - Bate eşleşmelerinden iki takım girecek Şampiyonlar Ligi'ne. Aalborg ve Bate ilk maçlar sonunda avantajlı...
Spartak Moskova - Dinamo Kiev : 1-4
Levski Sofia - BATE Borisov : 0-1
Shakhtar Donetsk - Dinamo Zagreb : 2-0
Anorthosis - Olympiakos : 3-0
AaB Aalborg - Kaunas : 2-0
Brann Bergen - Marsilya : 0-1
FC Twente Enschede - Arsenal : 0-2
Juventus - Petrzalka : 4-0
Schalke - Atletico Madrid : 1-0
Sparta Prag - Panathinaikos : 1-2
Standard Liege - Liverpool : 0-0
Vitoria Guimaraes - Basel : 0-0
Barcelona - Wisla Krakow : 4-0

Partizan:2 - Fenerbahçe:2

Maçı izleme fırsatım olmadı. Son 20 dakikaya yetişebildim sadece. O yüzden teknik konuda birşey yazamıyorum. Ama Fenerbahçe rahatlıkla turu geçecektir İstanbul'da. En çok dikkatimi çeken nokta ise; Gerek basın, gerek de maçı beraber izlediğim Fenerbahçeliler Partizan deplasmanında gelen beraberliği sürpriz görüyor. Kimse 2-0'dan 2-2'ye gelen maç için sevinmiyor, aksine neden 2-3 olmadı diye üzülüyor. Şu durumu iki yıl önceyle kıyasladığımızda bile Fenerbahçe'nin ne kadar önemli bir yol kat ettiğini anlayabiliyoruz...

Bu sefer kaos iş yapmadı!

Ümit Karan, Linderoth, Kewell, Orkun, Aydın, Mehmet Güven, Yaser, Uğur ve Serkan sakat. Forvette Nonda'ya birşey olsa yedeği bile yok. Yani tam Galatasaray'ın sevdiği ortam. Yokluklar içinde başarılı olmak. Ama tutmadı bu sefer...
Evet Sabri'yi birçok Galatasaray'lı tasvip etmez. Ama savunmanın sağında Emre Güngör'den daha iyi olduğu kesin. Barış ve Ayhan bu takımın geçen yıl ki şampiyonluğunda büyük emeği olan oyuncular. Ve kesinlikle ön liberoda Meira'dan çok üstünler. Skibbe Topal'ın yanına Ayhan ya da Barış'ı koyup, savunmayı da Hakan - Servet - Meira - Sabri'den oluşturabilirdi. Neden yapmadığını hala çözebilmiş değilim. Anlamadığım bir nokta da Erhan'ın oyuna girmesi. "O mu kurtaracaktı bizi?" yaygarasında değilim. Sadece ilk resmi maçta, işler kötü giderken, genç bir oyuncuyu sahaya sürmenin ona vereceği zararlardan bahsediyorum. Yarın herkes 'neden Erhan' sorusunu soracak ve adam daha ilk maçında kendisine olan güvenini kaybedecek...Ortaya çıkan bir gerçek var ki Arda Euro 2008'de olduğu gibi Galatasaray'ın da lideri ve ateşleyicisi olacak. Tabi bir de Servet. İkinci yarıda sol çizgide kısa bir dribbling şov yaptı yine. Nonda'nın iki gol atması hiç önemli değil. Bu takıma forvet lazım. Ama Nonda ya da Karan tipinde değil. Beşli orta sahayla oynayacaksanız geriye yardıma gelen, pres yapan forvetten çok bitiriciliği olan forvete ihtiyacınız vardır. Karan bu tipte bir golcüydü ama son yıllarda zorunluluktan daha farklı bir role büründü. Mucizevi goller atıyor ama çok kolay golleri de kaçırıyor. Büyük hedeflere koşulacaksa eğer bu tip lüksleri kaldıramaz bu takım. Nonda'ya değinmiyorum bile. Herkes beğeniyor ama geçen yıl attığı penaltı gollerini çıkarınca geriye bir elin parmakları kadar gol kalıyor. Skibbe Hasan Şaş'dan Schneider yaratmaya çalışıyor ama beyhude bir çaba...

Sonuç olarak Galatasaray ilk resmi maçında berbat bir oyun oynadı. Teknik adam tercihleri daha da berbattı. Lincoln'e girmiyorum bile. Rövanş da zor bir atmosfer ve skor dezavantajı bekliyor. Turu geçer mi? Karan iyileşir ve dört stoperle sahaya çıkmazsa geçeceğine inanıyorum...

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Peter Kenyon


Cuellar Villa'da

Martin O'Neill'dan bir nokta atışı daha. İskoçya'da geçen yılın futbolcusu seçilen Carlos Cuellar £7.8 milyona Aston Villa'lı oldu. Dar bir rotasyonla geçen yıl Uefa'ya katılmayı başaran Villa kadrosuna katılan 7. oyuncu oldu Cuellar. Laursen - Davies - Cuellar üçlüsünden ikisi ideal kadroda, biri ise her daim hazır kıta olarak bekleyecek. Eğer Gareth Barry'i Liverpool'a istedikleri fiyata yollarlarsa bütün transferleri bir oyuncunun satışından gelen gelirle halletmiş olacaklar...

Martin O'Neill gerçekten yetenekli ve tutarlı bir adam. Villa'da geçen sezon yaptıklarının üzerine koyması muhtemel bu sezon. Ayrıca Celtic'den ayrılmasına rağmen eski ezeli rakibine zarar vermeye de devam ediyor...

Bu sefer oldu galiba...

Ben bu yazıyı yazmaya başladığım sıralarda bütün İngiliz basını Berbatov'un Manchester United'a transferine oldu gözüyle bakıyordu.£28 milyon olarak tahmin ediliyor rakam. Tottenham önce federasyona şikayet etti, sonra £38 mlyondan kapıyı açtı ve sonunda istediği rakama yolluyor Berbatov'u. Zaten daha önceden Berbatov da Old Trafford'a gitmek istediğini belirtmişti...

Tottenham alternatifini hazırlamadan, aynı dönemde hem Berbatov'u hem de Keane'i para uğruna satacak bir takım değil. Arshavin ya da bir başka kaliteli isim transfer edilecektir kesin. Bent'in sezon öncesi gösterdiği performansa da çok güveniyorlar. Ama Mido gibi, oynadığında iş yapacak bir yedek forvet de şart bu takıma. Lucescu zamanında takımdaki yıldızların gitmesiyle Galatasaray tribünlerinde açılan bir pankart vardı. Hala da tribünde. İki yıldız gitti ama sen de yürüyedur Tottenham...

12 Ağustos 2008 Salı

Overmars geri dönüyor!

Marc Overmars'ı herkes tanır. Döneminin en iyi kanat oyuncularından biriyken üst üste yaşadığı sakatlıklar yüzünden 2004'de, henüz 31 yaşındayken futbolu bırakmıştı. Geçen yıl Hollanda'da 2. ligdeki Go Ahead Eagles'ın başına geçmişti ama takım sezonu 10. bitirince o da, takımı daha ileriye taşımak için, futbola geri dönmeye karar vermiş...

Bu kararı almasına sebep Stam'in jübile maçında gösterdiği .performansmış. Ne diyelim. İlhan Mansız bile futbola dönmeyi düşünürken onun dönmemesi ayıp olurdu zaten. Şimdiki Robben'den eksiği değil fazlası vardı Overmars'ın. Belki Arsenal'de kalsa hala sahalarda yer alan bir emektar olacaktı şimdi. Gerçi onun kulüpten ayrıldığı 2000 tarihi de Arsene Wenger'in gençleştirme manyaklığına başladığı yıllara denk geliyor ya neyse...

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Dedikodu Kazanı

Gündem yoğun. Ortalıkta bir sürü transfer söylentisi dolaşıyor. Gerçekleşen birşey olmadığı için dedikodulardan bir demet sunmak istedim...

Nesta'nın sakatlığından dolayı Galliani, Ivanovic'i istemek için Londra'ya uçmuş. Milan kiralamak, Chelsea ise satmak istiyormuş. Ayrıca bu sırada Abramovich'le Kaka transferi konusunda da görüşeceklermiş... (Observer)

Adı son zamanlarda Galatasaray'la da anılan Benni McCarty için Sunderland, Blackburn'e £7 milyonluk bir teklifte bulunacakmış... (Sun)

Berbatov için en fazla £25 milyon önermeyi düşünen Manchester United, Tottenham'ın £30 milyonda diretmesi durumunda sürpriz bir operasyonla Henry'i transfer edebilirmiş... (Sunday Telegraph)

Liverpool, Barry transferi için gerekli parayı Xabi Alonso'nun satışından sağlayamazsa Kuyt'u Hamburg'a satabilirmiş... (Daily Mail)

Everton, kulüp rekorunu kıracak bir bonservisle Vagner Love'ı transfer edebilirmiş... (Times)

Arshavin transferini bir türlü sonuçlandıramayan, arada Dean Ashton için West Ham'a yaptığı teklif de reddedilen Tottenham, son olarak Diego Forlan'ı listesine eklemiş... (Mirror)

İki tane de bitti gözüyle bakılan transfer var. Tottenham Portsmouth'un Kaboul için yaptığı £6 milyonluk teklifi kabul etmiş. Büyük ihtimalle Kaboul bugün Portsmouth'a imza atacak. Diğer haberse bir önceki postta eleştirdiğimiz Roma'yla ilgili. Marca'nın yazdığına göre Roma 9 milyon euroya Baptista için Real Madrid'le el sıkışmış. Baptista Roma'yla Şampiyonlar Ligi'nde belirli bir sayıda maça çıkarsa ekstra 2 milyon euro daha ödenecekmiş..

Geliyoruz...

Yeni sezonda ilk kez White Hart Lane'e çıkıldı bugün. Gomes, Modric, Dos Santos ilk kez seyirciyle buluştu. Fazla söze gerek yok herhalde. Skor çok net. Tottenham: 5 - Roma: 0. Belki hazırlık maçı olduğu için fazla dikkate almamak lazım ama Roma'ya 5 atmak da kolay değil. İki tane Bentley, iki tane Bent, bir tane de Lennon atmış. Bent sezon öncesi 6. hazırlık maçında 12. golünü attı. Mesajı açık. Keane gitti, yeni kral benim. Zaten onun 10 numaralı formasını da geçirmiş sırtına...
Roma'ya gelince. Londra'dan Malouda'yı da alıp dönmeyi planlıyorlardı ama Scolari bırakmamış Fransız'ı. Baptista, Mutu, Malouda. Roma kime elini atsa boş dönüyor. Transferin şart olduğunu anlamaları için illa ki Manchester'dan 7 mi yemeleri gerekiyor...

Kimsenin ayağı da kaymamış ama...

Maçı izleyemedim. O yüzden teknik konularda bir yorum yapmam mümkün değil. Ama okuduğum kadarıyla United daha çok saldıran ve hakeden tarafmış...

Geçen yıl oynanan Fa Cup yarı finalinin rövanşı niteliğinde bir karşılaşmaydı. United'ın 99'daki gibi üçleme yapmasına Portsmouth, şansın da yardımıyla, engel olmuştu. Aynı zamanda Gary Neville'in de 1,5 yıla yakın bir süreçten sonra oynadığı ilk resmi maç oldu bu...

United'da Tevez, Giggs ve Carrick attı, Pompey'de Diarra, Mvuemba ve Glen Johnson ayakları kaymamasına rağmen kaçırdı, sadece De Foe atabildi. 3-1'lik üstünlükle United 17. kez Charity Shield'i kazandı. Geç de olsa bu da bir üçleme sayılabilir belki..