2 Mayıs 2008 Cuma

Korkunç Ivan'ın takımı

Acımasızlığı ve katliamlarıyla nam salan, Rusya'nın ilk çarıydı Ivan Grozny yani Korkunç Ivan. Hatta onun acımasızlığını en güzel özetleyen olay bir mimarla arasında geçiyor. Kilise inşa ettirdiği mimara aynı kiliseyi tekrar yapıp yapamayacağını soruyor. Yapabilirim yanıtını alınca da o güzellikteki bir kiliseye bir başkası da sahip olmasın diye mimarın gözlerini oyduruyor. Maksadımız Grozny'i övmek değil elbet. Ama Bayern karşısında izlediğimiz Zenit Korkunç Ivan'ın acımasızlığıyla ezdi geçti rakibini. Sene başında Uefa'nın kafadan favorisi olan Bayern, oynadığı futbolla acaba sorularını sıkça aklımıza getirdi sezon boyunca. Getafe'yi elerken en büyük uyarısını alan Hitzfeld ve takımı Zenit'ten yediği bu tarihi tokadı unutamayacak kolay kolay. Açıkçası bu maçta Arshavin ve Ricksen'in cezası ve Luca Toni'nin de geri dönmesinden dolayı benim favorim yine Bayern'di. Bu sonucu asla beklemiyordum. Advocaat'ın Psv ve Rangers'da kazandığı şampiyonlukları ölçü olarak görmüyordum çünkü ligin dominant takımlarıyla elde edilen başarılardı. Hollanda Milli Takımı'nı bir yere ulaştıramadığı da ortadaydı. Ama Zenit performansına şapka çıkarmak lazım Advocaat'ın. Önce tarihlerindeki ilk lig şampiyonluğu, şimdi de Avrupa'daki ilk final. Gerçi Tymoschuk için bile gözünü kırpmadan 20 milyon Euro verebilecek bir başkanla çalışmanın avantajlarını da kullanmadı değil ama yine de büyük başarı. Zenit takımı oynadığı futbolla şimdiden sempatisini kazandı herkesin. Kupanın da mutlak favorisidir bence. Bugün alınan galibiyette de iki gol atarak Uefa'da toplam 11 gole ulaşan Pogrebnyak'ı aramazlarsa tabi finalde...

Hiç yorum yok: